Journal Name:
- İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Anonim ortaklıkların, kuruluşuna, faaliyetini sürdürmesine ilişkin ve bu ortaklık türünün yapısının gerektirdiği bazı prensiplerin bulunduğu; anonim ortaklıklarla ilgili pozitif düzenlemelerin bu prensiplere dayandığı ya da dayanması gerektiği doktrinde tam bir açıklıkla ifade edilmektedir. Çoğunluk ilkesi, sınırlı sorumluluk ilkesi, yabancı bir malvarlığını işletme ilkesi gibi. Her pozitif düzenleme gibi Ticaret Kanunumuzun, anonim ortaklıklara ilişkin hükümlerinde, bu temel ilkelerin uygulama alanı bulduğunu tesbit etmek kolaylıkla mümkün gözükmektedir. İşte TK. m. 311'in, kuruluştan sonra devir alma işlemlerini, belirli şartların gerçekleşmesi kaydıyla belirli formalitelere tabi tutan hükümlerine de bu prensipler doğrultusunda yaklaşılmahdır.
Gerçekten daha kuruluş safhasında iken kurucuların, bazı kişilerle anlaşarak kurulmakta olan anonim ortaklık dolayısiyle ve onun zararına olarak çıkarlar elde etmeleri mümkündür. Bu, ortaklığa aytn nevinden sermaye getirmek ve bu ayınlara olduğundan daha fazla değer biçtirmek suretiyle olabileceği gibi kurulmakta olan ortaklığa bu aytnları değerinin çok üstünde satmak suretiyle de olabilir. Her iki durumda da daha kuruluş safhasında ortaklık esas sermayesinin esas mukavelede yer alan miktarın çok altına düşmesi söz konusu olabilecektir. TK. m. 279 b. 4, m. 301 f. 2, m. 303 f. 2 gibi hükümlerin, bu gibi durumlarla ilgili olarak kurulmakta olan ortaklık, onun hâlihazır veya gelecekteki pay sahipleri yararına getirdiği güven ve
garantinin, TK. m. 311 hükümleriyle, kuruluştan sonra bir süre daha devam ettirilmesi amacı güdülmektedir. Eski 1926 tarihli Ticaret Kanunumuzda, çalışma konumuzu teşkil eden TK. m. 311 hükmüne benzer bir hükmü bulmak mümkün değildir. İsviçre Borçlar Kanununda m. 311-in karşılığı yoktur. Zaten bu maddeye 10.5.1897 tarihli Alman Ticaret Kanununun 207. ve 208. maddelerinin kaynaklık ettiği görülmektedir. Bu hükümlerin, yeni 1965 tarihli Alman paylar Kanununun 52. ve 53. paragraflarında varlıklarını sürdürdüklerini görmekteyiz.
FULL TEXT (PDF):
- 1-4
385-421