Retrospective evaluation of low birth weight newborns followed up with the diagnosis of respiratory distress syndrome in the newborn intensive care unit
Journal Name:
- Gülhane Tıp Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name |
---|
Abstract (2. Language):
The objective of this study is to evaluate
the demographic features, treatments
given, and the early and late neonatal
problems in the low birthweight infants
followed up and treated with the diagnosis of respiratory distress syndrome in our
intensive care unit between January 2003
and December 2004. The demographic
features, treatments given (mechanical
ventilation, surfactant), causes of mortality, and the early neonatal problems such
as sepsis, necrotizing enterocolitis, pneumothorax, ventilatory associated pneumonia, intracranial hemorrhage and
patent ductus arteriosus, and the late
ones such as chronic lung disease, periventricular leukomalacia, retinopathy of
prematurity were recorded retrospectively. Of the 49 newborns included in the
study, 35 (71.4%) were male, and 14
(28.6%) were female. Thirty five (71.4%)
infants were born by cesarian section
and, 14 (28.6%) were born by vaginal
delivery. The mean birth weight was
1493±456 g (780-2320 g), and the mean
gestational period was 30.0±2.5 (25-36)
weeks. Respiratory distress syndrome was
evaluated as severe, intermediate, and
mild in 5 (10.2%), 12 (24.5%), and 32
(65.3%) cases, respectively. At least one
dose of surfactant was given in 85.7% of
the newborns. Bronchopulmonary dysplasia (36.7%), retinopathy of prematurity
(16.3%), periventricular leukomalacia
(10.2%), and stage III-IV intracranial hemorrhage (6.1%) were the most common
reasons of morbidity. Indomethacin or
ibuprofen therapy was given in seven
patients (14.3%) because of patent ductus
arteriosus. The overall mortality rate was
6.1%. Although the mortality rate due to
respiratory distress syndrome is not high
in our unit, late neonatal problems associated with respiratory distress syndrome
such as bronchopulmonary dysplasia are
relatively frequent. It is assumed, therefore, that prevention of prematurity by
means of sufficient and systematic perinatal follow up, and application of less
aggresive mechanic ventilation and treatment procedures will decrease the morbidity associated with respiratory distress
syndrome.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Bu çalışmada yeni doğan yoğun bakım ünitemizde Ocak 2003 ile Aralık 2004 tarihleri arasında respiratuvar distres sendromu tanısıyla takip ve tedavi edilen düşük doğum ağırlıklı yeni doğanların demografik özellikler, uygulanan tedaviler ile karşılaştıkları erken ve geç neonatal sorunlar açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Olgular retrospektif olarak incelenerek, demografik özellikleri, uygulanan tedaviler (mekanik ventilasyon, surfaktan), sepsis, nekrotizan enterokolit, pnömotoraks, ventilatöre bağlı pnömoni, intrakraniyal kanama, patent duktus arteriyozus gibi erken ve kronik akciğer hastalığı, periventriküler lökomalazi, prematüre retinopatisi gibi geç neonatal sorunlar ile mortalite nedenleri kaydedildi. Çalışmaya dahil edilen 49 olgunun 35'i (%71.4) erkek, 14'ü (%28.6) kız idi. Doğum şekli, 35'inde (%71.4) sezaryen, 14'ünde (%28.6) vajinal yol olarak saptandı. Ortalama doğum ağırlığı 1493±456 gr (780- 2320 gr), ortalama gebelik haftası 30.0±2.5 hafta (25-36 hafta) olarak bulundu. Respiratuvar distres sendromu şiddeti 5 olguda (%10.2) ağır, 12 olguda (%24.5) orta, 32 olguda (%65.3) hafif olarak değerlendirildi. Respiratuvar distres sendromlu bebeklerin %85.7'sine en az bir kez surfaktan tedavisi uygulandı. Bronkopulmoner displazi (% 36.7), prematüre retinopatisi (%16.3), periventriküler lökomalazi (%10.2) ve evre III-IV intrakraniyal kanama (%6.1) en sık karşılaşılan morbidite nedenleri idi. Yedi olguda (%14.3) patent duktus arteriyozus nedeniyle indometazin veya ibuprofen tedavisi uygulandı. Mortalite oranı %6.1 olarak saptandı. Bu sonuçlara göre ünitemizde respiratuvar distres sendromlu prematüre bebeklerde mortalite oranı yüksek olmasa da, özellikle bronkopulmoner displazi gibi respiratuvar distres sendromuna bağlı geç neonatal sorunlar oldukça sıktır. Bu nedenle yeterli ve düzenli perinatal izlem ile prematüreliğin önlenmesi ve doğum sonrası daha az travmatik mekanik ventilasyon ve tedavi uygulamalarının tercih edilmesinin respiratuvar distres sendromuna bağlı morbiditeyi azaltacağı düşünülmektedir.
- 4
290-293