THE VERNACULAR, THE INDUSTRIALISED VERNACULAR AND OTHER CONVENIENT MYTHS
Journal Name:
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi
Author Name |
---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Dilde yöresellik içten gelen, yöreye Özgü ve doğal bir
niteliktir. Mimarlıkta da bu denli içtenlik ve doğallık çoğu
tasarımcının düşlediği bir aşama olmuştur.
Sanayileşme sonrasında bu düşler, makineleşme ve dizi yapımla
üretilecek çeşitli yapı parçalarından, her tasarımcının -ya da
herkesin- gönlünce seçip kullanacağı bir ortam isteğine
dönüştü. 19.yüzyılın geniş dökmedemir yapı parçaları
katalogları, çelik çerçeveler ve Amerika'nın hazır ahşap
konutlarından sonra ise bu istek 1950'lere doğru Avrupa'nın
kimi ülkelerinde gerçekleşir gibi oldu. Ancak, bu gelişme
sırasında konulan kuramlar-gene de Kuzey Amerika'nın gerçekleri
üzerene dayandırılıyordu. Kuzey Amerika'daki makineleşmenin,
mimarlıkla ilişkiler açısından çeşitli yorumlarını yapan
Buckminster Fuller ve James Bemis' gibi kendi havarileri gerçi
vardı ama konu Charles ve Ray Eames'in 1949'da Santa Monica'da
gerçekleştirdikleri konutta sanayileşmiş yöre mimarlığı olarak
yeni bir mimari kişilik kazanıyordu ilk kez. Bu örnekle
birlikte mimarlar, özellikle de İngiliz mimarları, uğraşılarında
en yüksek düzeyde teknoloji kullanmayı uzun süre her tür yapı
gereksinimlerinin karşılanmasında tek yön olarak benimsediler.
Geleneksel yapı üretim sürecinin artık Öldüğü kabulleniliyordu.
Ne var ki, bu yeni yapı üretim teknolojisinin ürünlerini
kullananlar yakınmaya başladıkça, yapıların düşük edimlerine
karşılık yapım ve bakım giderlerinin yüksekliği göze battıkça
tasarımcılar geleneksel yapı uygulayımlarına yeniden eğildiler.
Geleneksel yapıların üstünlükleri bir kez daha övülür oldu,
Ancak, geleneksel-yöresel mimarlığa duyulan bu yeni ilgi
çoğunlukla özsüz, yüzeysel bir biçimde yeni yapılaşmayı
etkilemekteydi. Bu yeni ilgiden yararlanan orta yetenekte
mimarlar ülkenin çeşitli bölgelerinde gelişmiş örneklere fazla
aykırı olmayan kötü tasarımlarını müşterilerine rahatça
satabildiler. Oysa daha Önceki dönemde topluma beğendirilmeye
çalışılan 'evrensel akım1 in tasarımları çok daha fazla çaba,
bilgi ve yetenek istiyordu.
Bugün Avrupa ve Amerika'da yöre mimarlığından esinlendiği
savıyla nice çıkar güdülü uygulamalar yapılmakta. Ama ancak
zaman içinde gerçekten değerli olan yöre mimarlığı Örnekleri
değerlerini koruyacak ve arttıracaklar. Bu sınavı başarıyla
vermiş geçmiş dönem yöre mimarlığı örnekleri ise günümüz için
doğru mimarlığın oluşmasında öğretici olabilecekler.
Bîr zamanlar sarkaç evrensel akım yönünde sallanıyordu. Buna
tepki olarak tüm mimarlık akımları ve uğraşılarını yadsıyarak
ancak halkın kendi ürettiğinin gerçek mimarlık olduğu da
söylendi bir zaman. Şimdi artık belki iki ucu birleştirmek
gerekiyor; bir yandan bölgesel kültürler ve iklimsel farklara
saygı duymayı, öte yandan başka zaman ve başka yerlerden
alınacak öğretileri değerlendirmeyi birleştirmek.
Mimarlar uzun yıllar mimarlıkta uyum aradılar, belki de
mimarlıkta asıl gereken hoşgörüydü.
FULL TEXT (PDF):
- 1
101-107