LIVER COMPLICATIONS AFTER RENAL TRANSPLANTATION
Journal Name:
- Türk Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Dergisi
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Karaciğer hastalığı, böbrek nakli yapılmış hastalarda sık görülen komplikasyonlardandır. Batı ülkelerin¬de nakil sonrası ilk beş yıllık dönemde karaciğer dis-fonksiyonu sıklığı % 7-67 arasında değişmektedir. Karaciğer testlerinde bozukluk en sık ilk üç ayda gö¬rülmektedir. Bu hastaların sadece % 9-40'mda klinik karaciğer hastalığı gelişir (1).
Graftm beş yıldan daha uzun süredir fonksiyone et¬mesi durumunda da, yine karaciğer yetmezliği koroner arter hastalığı, malignite, geç infeksiyonlarm ardından 4. sırada mortalite sebebi ve % 6 sıklıkla majör bir morbidite sebebi olarak yerini korumaktadır (2,3). Bu durum ülkemizde renal transplantasyonlu ortalama her üç hastadan birinin kronik HBV/HCV infeksiyonlu ol¬ması sebebi ile (4), daha da ciddi bir konuma sahip ol¬maktadır.
Karaciğer hastalıkları uzmanı, kendisine karaciğer hastalığı düşünülerek gönderilmiş bir olguyu öncelik¬le altı ana gruptan birisine yerleştirmeye çalışır:
1.
Aku
t hepatoselliiler hastalık: Akut viral hepatit-ler ve toksik hepatitler bu gruba girer. Yüzde 4-5 sık¬lıkta görülür (1-3).
İmmunosupresif tedavi altındaki hastalarda akut vi¬ral hepatit tanısı transaminazlarda en az 3 misli artış ve/veya serolojik göstergelerin pozitifleşmesi ile konu¬lur. Kendi ünitemizde en sık sebeb HCV'dir. bunu HBV, HBV replikasyonunun aktivasyonu veya inakti-vasyonu, ve diğerleri (HAV, HSV, CMV, EBV, vb.) izlemektedir (5,6). Kendi hastalarımızda hemodiyaliz süresi, transfüzyon sayısı, transplantasyonun yapıldığı yer -nozokomiyal bulaşma- (Hindistan nakilliler de da¬ha sık) en önemli risk faktörleridir. Klinik, sıklıkla asemptomatik veya anikterik semptomatikdir. İkter ve fulminan seyir nadirdir. En sık fizik muayene bulgusu yumuşak bir hepatomegalidir. Buna karşılık gerek HBV gerekse de HCV akut infeksiyonu, renal trans¬plantasyon sonrasında geliştiğinde % 80 vakada kro¬nikleşmekte ve aktif viral replikasyonlu, bulaştrıcılığı
yüksek, hızlı progresif seyir göstermektedir. Hepatit A virüsü ise akut viral hepatit tablosu içinde nadiren uza¬mış intrahepatik kolestaza yol açabilir.
Post-transplant hastada CMV hepatiti tanısı, sıklık¬la ürperme ile 40 dereceye çıkan ateş sonrasında klinik viral hepatit ve antikor titresinde en az 4 misli artış ile konulmalıdır ve genellikle sistemik hastalığın bir par¬çasıdır.
Renal transplantasyondan sonra HSV ve EBV anti¬kor titrelerinde artış ve serokonversiyon sık görülen bir bulgudur. Ancak bu değişikliklere klinik/biyoşimik hepatit nadiren eşlik eder. Klinik, sıklıkla basit bir üst solunum yolu infeksiyonudur. Bununla beraber, bağı¬şıklığı ileri derecede baskılanmış hastalarda HSV, yüksek ateş, odinofaji, lökopeni, trombositopeni, ter¬minal koagulopati, hepatit ile karakterize dissemine hastalık tablosuna yol açabilmektedir (7). Kendi seri¬mizde CMV, HSV, EBV akut hepatitler içerisinde an¬cak % 10'luk bir paya sahiptir.
Ünitemizde en sık toksik hepatit sebebi ise sıklıkla profılaktik amaçlı verilen INH'dır. Rifampisin dahil tüm enzim indükleyicileri INH'a bağlı toksik hepatit gelişme riskini arttırır. Tedaviye başlamadan önce ve tedaviden 4 hafta sonra transaminazlara bakılmalı, ar¬tış saptanır ise tetkik haftada bir tekrarlanmalıdır. Te¬davinin ilk 8 haftasında transaminaz düzeylerinde 2-3 misline kadar olabilen asemptomatik artış nispeten sık görülen bir bulgudur. İlacın toksik metabolitine adaptif yanıtı yansıtır ve ilaca devam edilmesine rağmen ken¬diliğinden düzelir. Giderek artan düzeylerde ise ilaç kesilmelidir. Bu durumda pirazinamid-etambutol kom¬binasyonu alternatif olabilir. İlaca devam edilmesi ma¬sif ya da submasif nekroza veya kronik aktif hepatite yol açar. Prodromda iştahsızlık, kilo kaybı sık görül¬mesine karşılık, ateş, deri döküntüsü, eozinofili görül¬mez. Sarılık ortaya çıktıktan sonra mortalite % 10'dur.
FULL TEXT (PDF):
- 1-2
1-6