Journal Name:
- Türk Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Dergisi
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Transplantasyon son dönem böbrek yetersizliğinin tedavisinde en iyi rehabilitasyonu sağlayan seçkin tedavi şeklidir. Cerrahi tekniğin standart hale gelmesi ve yeni immunosupressif ilaçların kullanıma sokulması ile bu tedavi yönteminde ortaya çıkan komplikasyonlar büyük oranda azaltılabilmiştir. O nedenle, kronik böb¬rek yetersizlikli hastaların büyük çoğunluğu transplan¬tasyona adaydır. Buna rağmen, yeterli sayıda donör bulunamadığı için transplantasyon daha yaygın şekil¬de uygulanamamaktadır.
Kadavralar tüm dünyada en yaygın olarak kullanı¬lan donör kaynağıdır. Ancak, değişik ülkelerde yapı¬lan çalışmalar bu tür donörlerin ihtiyacı karşılamaya kafi gelmediğini ve kadavra böbrek bekleme listelerin¬de transplantasyon olmak için bekleyen hasta sayısının giderek arttığını göstermektedir. Örneğin, ABD'de ya¬pılan bir çalışmada, 1991 yılı içinde yapılan toplam transplantasyon sayısı 10.000 civarında olduğu halde, bekleyen hasta sayısı 18.000'in üzerine çıkmıştır (1).
Ülkemizde ise donör azlığı sorunu daha yoğun ola¬rak yaşanmaktadır. Son yıllarda kadavradan yapılan transplantasyonların sayısı, transplantasyon olmayı beklerken diyalizde vefat eden hastaların sayısından daha azdır.
Özetle, henüz ne gelişmiş ülkelerde, ne de ülke¬mizde kadavra donörlerden elde edilebilen organlar do-nör azlığı sorununa çözüm getirecek durumda değildir.
Kadavra donörlerin yetersiz kaldığı sürece akla ge¬len yegane seçenek canlı donörlerdir. Daar ve ark. (2), yaptıkları çalışmada canlı donörlerin 5 gruba ayrılarak incelenebileceğini bildirmişlerdir: 1. Kan akrabası olanlar, 2. Duygusal yakınlığı olanlar (eş, arkadaş, sevgili vb.), 3. Karşılık beklemeyen fedakar donörler, 4. Hediyesi ödüllendirilen ("rewarded gifting") donör-ler ve 5. Organlarını fütursuzca satan donörler.
Hastanın organ donörü olabilecek nitelikte kan ak¬rabası veya duygusal bağlantısı olan bir yakını her za¬man bulunmamaktadır. Günümüzde geçerli olan değer yargıları da hiç karşılık beklemeden organını bağışla-
yan canlı donörlere rastlamayı bir mucize haline getir¬miştir. O nedenle, en sık rastlanılabilecek canlı donör kaynağı, ismi ne olursa olsun, para karşılığında orga¬nını satmaya tevessül eden kimselerdir.
Araştırmamızda, bu tip donörlerden, yurtiçinde ve yurtdışında yapılan transplantasyonlarda, ortaya çıkan medikal, yasal ve etik problemleri irdelemeye çalışa¬cağız.
FULL TEXT (PDF):
- 1
1-5