EUROPEAN UNION’S SYSTEM PROBLEM: LACK OF PUBLIC OPINION AND DEMOCRATIC DEFICIT
Journal Name:
- Uluslararası Hakemli Beşeri ve Akademik Bilimler Dergisi
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
Some of the greatest challenges before the political
unity of EU political integration comprise the European publics’
declining support for the EU project, and accordingly, the
emerging phenomenon of the democratic deficit and the issue
of institutional legitimacy. Historically, wars, conflicts, and
economic depression stimulate the integration efforts. The
recent economic downturn in Europe triggered political and
social crises too. The European publics blame the European
project for the last economic crisis since they are convinced
that the integration policies led to economic and political
crises. On the other hand, throughout European history, the
historical legacy has been subject to reassessment after every
major political and economic crisis in accordance with the
international conjuncture. The European Union deferred
democracy to get out of the depression, and encouraged the
technocratic governments. This outcome has received so
much criticism from European publics on the grounds that
national governments lose control over domestic politics.
European Union, particularly during periods of economic
downturn, empowered technocratic governments instead of
elected officials. Thus, political representatives and elites
of the European publics have been rendered inefficient due
to the decision mechanism run by technocrats. Moreover,
such mechanism has operated to discredit the political elite
by attributing the responsibility of the crises to the elected
officials, and to dismiss them through electoral defeats. It
has long been debated by the European publics that “EU
technocracy” should be superseded by “European Union
democracy”. In this respect, the aim of this paper is to
analyze, from a historical perspective, how the phenomenon
of democratic deficit and the institutional legitimacy
problem are perceived by European publics. It is argued
that the economic downturn is not as much related to
spending and economic development policies as it is about
the weaknesses of the European integration system and the
EU’s institutional legitimacy problem. This paper seeks to
demonstrate that those two issues continue to inform the
European public opinion.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Avrupa Birliği’nin siyasal bütünleşmesinin önündeki
en büyük engellerden biri, Avrupa kamuoyunun AB projesine
desteğinin gittikçe azalması ve buna bağlı olarak derinleşen
demokrasi açığı olgusu ve kurumsal meşruiyet sorunudur.
Avrupa’daki birlik çabalarını hızlandıran evrelerin savaşlar,
çatışmalar ve ekonomik krizlerin sonrasına denk geldiği
bilinmektedir. Avrupa’nın yaşadığı son ekonomik kriz,
beraberinde siyasal ve sosyal krizleri de getirmiştir. Avrupa
kamuoyu krizin faturasını Avrupa projesine kesmiş, birlik
politikalarının ekonomik ve siyasi krizi tetiklediğine inanmıştı.r
Diğer taraftan tarih boyunca Avrupa’da her büyük siyasal ve
ekonomik kriz döneminin ardından, uluslararası konjonktüre
uygun olarak, tarihsel birikimlerin yeniden değerlendirilmesi
söz konusu olmuştur. Tarihsel olarak Avrupa Birliği de bu
krizden çıkmak için demokrasiyi ötelemiş, geleneksel olarak
teknokrat yönetimlerin iktidara gelmesini sağlamıştır. Bu
sonuç, siyasetin, ulusal hükümetlerin kontrolünden çıkmasına
zemin hazırladığı gerekçesiyle Avrupa kamuoylarınca eleştirilmektedir.
Avrupa Birliği de özellikle kriz dönemlerinde
seçilmiş yöneticiler yerine, teknokrat yöneticilerin irade sahibi
olmasına zemin hazırlamıştır. Böylece; Avrupa halklarının
siyasi temsilcileri, teknokratların hâkimiyetinde olan karar
alma mekanizması içerisinde etkisizleştirilmektedir. Hatta
bunun da ötesinde iktidardakileri kriz sorumluları olarak
itibarsızlaştırıp seçim yenilgisi yoluyla siyaset sahnesinden
çekilmelerine de zemin hazırlamaktadır. Avrupa kamuoyunda
ise ‘AB teknokrasisinin’ yerini ‘AB demokrasisine’ bırakması
gerektiği yönünde tartışmalar yapılmaktadır. Bu çerçevede
makalemizde; tarihsel bir perspektifle ekonomik krizle daha
da derinleşen Avrupa’daki demokrasi açığı olgusu ve kurumsal
meşruiyet sorunu kamuoyu ekseninde irdelenecektir. Ekonomik
krizin, sadece harcamalar meselesi ve büyümenin nasıl
sağlanacağıyla ilgili değil; Avrupa bütünleşme sisteminin
zayıflığı ve meşruiyetiyle ilgili olduğu sorunsalı ele alınıp
bu sorunun Avrupa kamuoyunda gittikçe daha hararetli bir
şekilde gündeme gelmesi, okuyucunun dikkatine sunulacaktır
FULL TEXT (PDF):
- 2
13-35