ASIA MINOR CATHASTROPHE IN GREEK
CINEMA AFTER 2000
Journal Name:
- Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
The Enlightenment Revolution that has occured in 19th century
has brought along trends such as nationalism, not only ethnic groups
within Ottoman empire, but also Turks have began to get acquainted
with their identity and have confronted firstly to management and
secondly against the other nations by “the other” mentality. In
leadership of Eleftherios Venizelos who added and disappeared that
era’s political scene, waged war against National Rebellion that Turks
give start against invasion and Greek army was rejected unto the shores
by a big rejection that they could never have. The First World War allies
turned their coat after Turkish military victory, excluded Geeece and
began to get into communication with newly founded Turkish
Republic’s architects. Turkish victory that leave a deep scar on Greeks’
national memory, economics, politics, shortly its life, has taken
important part as 1922 Asia Minor Catastrophe. Afterwards being
signed Lausanne Peace Treaty, Anatolian Greeks’ destiny was determined and an obligatory immigration was on the way. Bilateral
exchange made a wound in both nations, but especially Anatolian
Greeks. Greece has been able to adabt the immigrants who are in bad
conditions within a very short duration still regarded as a ‘miracle’.
Catastrophe that is rarely represented in movies except
documentaries was accepted as a nostalgie and a memory from the past
that the nation would like to forget and movie makers have choosen to
deal with the country’s current problems and social/political variations.
The other reason for Asia Minor struggle not being reflected in the
movies, the relationships’ gaining a more peaceful axis by two
countries’ leaders steps. In the movies it can be easily understood that
the one and the only responsible for catastrophe was Greeks who led an
invasion over Anatolia and their obsession named Megali Idea, Turks
not being barbarian, but giving way to a conflict for a personal revenge
emotion. Meanwhile with a descendent exchange there is a reflection on
movies for Asia Minor land is not a ‘lost homeland’, but ‘unforgotten
homeland’. Current Greek cinema has an increasing role and interest on
immigration. On current cinema trends which exhibits a persona
centered structure performs successful examples and Asia Minor
constitutes a cause or location for the subject handled but being an
actual subject. Dealing with this subject is worth examining three films
produced on various years which based on two countries’ politics.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
19. yüzyılda gerçekleşen Aydınlanma Devrimi milliyetçilik, ulusalcılık
gibi akımları da beraberinde getirince yalnızca Osmanlı’nın
içindeki etnik gruplar değil, Türkler de ulusal kimliklerinin bilincine
varmaya başlamışlar ve Osmanlı bünyesinde yine aynı şekilde önce
yönetime, daha sonra oluşan ‘öteki’ bilinciyle diğer uluslara karşı durmuşlardır.
Eleftherios Venizelos’un yol göstericiliğinde Türklerin işgale
karşı başlattığı Milli Mücadele’ye savaş açılır ve Yunan ordusu içlere
kadar ilerlerken hiç beklemediği büyük bir geri püskürtmeyle kıyılara
sürülür. Türklerin askeri başarısından sonra taraf değiştiren Dünya Savaşı
zaferinin müttefikleri, Yunanistan’ı bir köşeye atmış ve yeni kurulan
Türk Devletinin mimarlarıyla iletişime geçmeye başlamışlardır. Yunanlıların
ulusal hafızasına, ekonomisine, siyasetine; kısacası yaşamında
büyük ve derin bir iz bırakan Türk’ün zaferi, böylece 1922 Küçük Asya
Felaketi olarak resmi Yunan tarihine geçer. Peşi sıra imzalanan Lozan
Barış Antlaşması’yla ülkedeki Rumların kaderi de belirlenmiş ve ‘zorunlu
göç’ yolu görünmüştür. Çift taraflı mübadele, iki ülkenin, ama özellikle
Anadolu’da yaşayan Rum halkın üzerinde büyük yaralar açmış,
Yunanistan, bugün bile hâlâ ‘mucize’ olarak baktığı kısa süre zarfında
çok kötü koşullarda yaşayan mübadilleri yeni geldikleri ülkeye adapte
edebilmiştir.
Belgeseller dışında pek az filme yansıyan felaket, yönetmenler için
bir nostalji ve halkın unutmak istediği geçmişten bir anı olarak görülmüş,
sinemacılar ülkenin güncel sorunları ve toplumsal/siyasal varyasyonlarıyla
ilgilenmeyi seçmişlerdir. Küçük Asya mücadelesinin filmlere
yansıtılmamasının bir başka nedeni de ilişkilerin her iki ülke liderleri
tarafından atılan adımlarla kısa sürede barışçı bir eksen kazanmasıdır.İncelenen filmlerde felaketin tek sorumlusunun Anadolu’ya asker çıkaran
Yunanlılar ve onların Megali İdea saplantısı olduğu, Türklerin kötü
veya barbar olmadığı, ama ‘Yunanlılardan’ çektiklerinden dolayı şahsi
bir intikam duygusuna kapıldıklarından ötürü çatışmaların yaşandığı
görülmektedir. Bunun ardından gelen mübadeleyle beraber Küçük Asya
topraklarının ‘kaybedilmiş vatanlar’ değil, ‘unutulmayan vatanlar’
olarak anıldığı filmlere yansımaktadır. Yunanistan son dönem sineması
göç konusuna eskisinden daha fazla eğilmektedir. Küçük Asya felaketinin
neden olduğu hikâyelerle birey merkezli bir oluşum sergileyen son
dönem sinemasında güzel örnekler ortaya konulmakta ve Küçük Asya,
asıl özne olmaktan çok, ele alınan konunun bir nedeni veya mekânı olarak
fonu oluşturmaktadır. Bu alanda farklı yıllarda yapılan ve iki ülkenin
siyasi politikalarına göre şekillenmiş üç filmi incelemek yerinde olacaktır.
FULL TEXT (PDF):
- 1