A Military Boycott in Ottoman History: the Machin Defeat (1791)
and the Ensuing Debates
Journal Name:
- Cihannüma: Tarih ve Coğrafya Araştırmaları Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name |
---|
Abstract (2. Language):
The Machin Defeat (9 July 1791) was the last phase of 1787-92 Russo-
Ottoman War. Due to a minor strategic mistake, the Ottoman forces at
Machin, unable to stop a Russian military unit attacking Machin, began to
run away from the battlefield. The consequent panic of the fugitives became
endemic in the whole army, spreading to the rest of the soldiery-first to the
janissaries in the entrenchments, then to the armorers and the artillerymen.
The historical importance of the Machin defeat does not lie however in the
fugitives and their plunders, but rather in the subsequent developments.
Following the defeat, the commanders, viziers as well as the civil elite of the
imperial camp submitted a petition to Selim III, requesting him to make an
urgent armistice with the Russian government. This unexpected decision
taken unanimously by the civil and military elite of the imperial camp had
initially infuriated the Sultan who later approved the request. Consequently,
a grand council has been held in Istanbul to discuss the final conditions for
peace with Russia. Thanks to various archival materials, it is possible to
follow the echoes of the Machin defeat and petitions in the capital. More
importantly, the minutes of the council provide a chance to become
acquainted with the debates over this defeat and the accusations directed
towards the commanders as well as soldiers of the janissary army. The
Machin defeat also prepared a solid ground for the implementation of
reform program (Nizam-ı Cedid) under the initiative of Selim III and his
bureaucrats. Indeed, the advocates of the Selimian reforms later made
frequent references to the Machin defeat and these petitions of the elite of
imperial camp underlying the unwillingness of the military elite to fight with
the enemy- with the specific purpose legitimizing implementation of these
reforms.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
9 Temmuz 1791’de meydana gelen Maçin bozgunu 1787-92 Osmanlı-Rus
harbinin son safhası olarak kabul edilir. Bölgeye saldıran bir Rus birliğine
küçük bir stratejik hata yüzünden yenilen Osmanlı askerleri firar etmeye
başlayınca firar eden grubun paniği metristeki yeniçerilere cebeci ve
topçulara da sıçramış ve seri halinde bir kaçış ve yağma meydana gelmiştir.
Ancak, Maçin bozgununu diğerlerinden ayıran en önemli özellik bozgundan
ziyade arkasından çıkan gelişmelerdir. Bu yenilgiden sonra ordudaki ocak
ağaları, vezirler ve sivil rical bir mazhar düzenleyerek mevcut askerle savaşa
daha fazla devam edilemeyeceğini belirtip III. Selim’in ve sadrazamın
iradesine karşı çıkarak Ruslarla bir an önce barış yapılmasını isterler. Orduda
sivil ve askeri rical tarafından oy birliğiyle alınan bu karar önce padişahı çok
kızdırmış ancak ardından mütareke yapılmasını kabul etmiştir. Nihai barış
için İstanbul’da bir meşveret daha düzenlenmiştir ki, muhtelif arşiv
vesikalarına ve kroniklerine yansıyan İstanbul meşveretinin tutanakları
sayesinde Maçin Vakası’nın yankılarını ve İstanbul’da yarattığı tartışmaları
takip edebiliyoruz. Ancak, daha da önemlisi bu tutanaklar ve kaynaklar
sayesinde İstanbul’da mağlubiyet suçlamalarının ve padişahın iradesine karşı
çıkmanın daha ziyade askeri zabitana ve yeniçerilere yöneltildiğini tespit
edebiliyoruz. Daha genel anlamda ise, Maçin bozgunu ve boykotu III. Selim
ve etrafındaki elitin reformları başlatması için ciddi bir dayanak olmuştur.
Nitekim ıslahat layihaları yazarlarından bazıları ve sonradan Nizam-ı Cedid
reformları propagandasını yapan yazarlar da sık sık Maçin’e gönderme
yapmakta ve Nizam-ı Cedid ordusunun kurulmasını haklı göstermek üzere
askeri ricalin bile meşhur mazharla ifade etmiş oldukları acziyetine vurgu
yapmaktadır.
FULL TEXT (PDF):
- 2