You are here

Filozof, Şah ve Ayetullah: Foucault ve İran Devrimi

Philosopher, Shah and Ayatollah: Foucault And Iran Revolution

Journal Name:

Publication Year:

DOI: 
10.26513/tocd.306610

Keywords (Original Language):

Author Name
Abstract (2. Language): 
Foucault, who observed what happened during the iran revolution, was deply impressed by mass demonstration motivated by political spirituality. Foucault’s interest to revolution can not be reduced to a dingle reason because it has parts of his philosophy. Foucault sees political spirituality is a come out of political imagination. Political spirituality is a construction process of a new political style and subjectivity which modern political thought hasn’t been familiar to, İslamic revolution, which religion and politic disintegrate one another, points to west political rationalism and shows that different thinking and acting are possible revolution which is abnormal and non-intellectual from Western perspective is an total rejection and resistance movement.Revolution that revelals the common will is olso a challange to the linear, teleogical history concept. Iran Revolution which doesn’t fit right and left revolution pattern based on confliction and reconcilition, brought a new subjectivity and ethic construction with it. Political spirituality generates singularity and privilage of revolution. In reality new subjectivity, ethic and self technologies which generate the core of revolution is the translation of Islamic principles and practices in Foucault way.
Abstract (Original Language): 
İran Devrimi sırasında yaşananları yerinde gözlemleyen Foucault, siyasi maneviyatın motive ettiği kitlesel gösterilerden derinden etkilenir. Düşüncesinden izler taşıması sebebiyle Foucault’nun devrime duyduğu ilgi tek sebebe indirgenemez. Foucault, devrimin dinamiği olan siyasi maneviyatı yeni bir politik tahayyül açığa çıkışı olarak görmüştür. Söz konusu siyasi maneviyat modern siyasi düşüncenin aşina olmadığı yeni bir politika yapma tarzı ve öznellik inşa sürecidir. Dini ve siyasi olanın bir diğeri içinde çözüldüğü İran Devrimi, Batı politik rasyonalizmin sınırına işaret etmekte, farklı bir düşünce ve eyleme tarzının mümkün olduğunu göstermektedir. Batılı perspektiften anormal/akıldışı olan devrim total bir red ve direniş hareketidir. Müşterek iradeyi açığa çıkaran devrim ayrıca liner, teleolojik tarih tasavvuruna açıkça bir meydan okumadır. Çatışma ve uzlaşmayı esas alan sağ ve sol devrim modellerinin uymayan İran Devrimi yeni bir öznellik ve etik inşasını beraberinde getirmiştir. Devrim dinamiği oluşturan siyasi maneviyat onun tekilliğini ve ayrıcalığını oluşturmaktadır. Gerçekte devrimin özünü oluşturan yeni öznellik, etik ve benlik teknolojileri İslami bir kısım ilke ve pratiklerin Foucaultçu dile tercümesidir.
41
73