Journal Name:
- Karadeniz Araştırmaları Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author |
---|---|
Abstract (2. Language):
Following the decline of the Soviet Union, the Black Sea Region has
increased in significance on the global agenda. Turkey, having historic
ties and the longest coastline among littoral states in the region, has
developed a regional discourse, as it has control of the Straits in the
region in accordance with the Montreux Convention of 1936. It has
started to pursue an active policy to create consciousness of regionalism
in the region and to enhance cooperation among all littoral
states in the fields of economy, politics, and security; and it has undertaken
a leading role ininitiating various formations in the region, such
as Black Sea Economic Cooperation (BSEC), the Black Sea Naval Cooperation
Task Group (BLACKSEAFOR), and the Operation Black Sea
Harmony (OBSH). While all these Turkish efforts in relation to the region
have created some consciousness of regionalism, it has not been
possible to regionalize the Black Sea Region thus far, for various reasons.
These reasons can be summarized as follows: First of all, Turkish
initiatives reflect the lack of regional conception, and in fact Turkey
itself does not have a distinctive regional conception. On the other
hand, the drivers of regionalism belong to various regional, political,
and economic organizations, and they each have different priorities in
their internal and external affairs. In other words, regionalism is mainly
seen by littoral states in terms of cooperation with the West.
Furthermore, Turkey has had to deal with its other security issues,
such as terrorist threats, the Middle East context, etc. And lastly, Russia,
as a historic rival of Turkey and a dominant power in the region,
exists in almost all regional initiatives. The existence of Russia mostly
leads to rivalry rather than the promotion of regional cooperation in
the Black Sea Region. This study begins with a brief definitional discussion
of the concept of regionalism. The second part of the study
bounds the Black Sea Region with its history to provide the background
to Turkish regionalism in the region. Then, Turkey’s Black Sea vision
is discussed, including its initiatives and bilateral relations with
Russia. The study mainly points out the shortcomings of the Black Sea
with regard to regionalism and the limitations of Turkey’s regional
initiatives, and seeks answers to the questions “what is Turkey’s Black
Sea vision?” and “which dynamics affect that vision?”
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında Karadeniz Bölgesi’nin küresel
gündemde önemi artmıştır. Bölgede tarihi bağlara ve kıyıdaş devletler
arasında en uzun kıyı şeridine sahip olan Türkiye, 1936 Montrö
Boğazlar Sözleşmesi uyarınca Boğazlar’ın kontrolüne sahip olarak
bölgesel bir söylem geliştirmiştir. Türkiye, bölgede bölgeselleşme bilincini
oluşturmak ve tüm kıyıdaş devletler arasında ekonomi, politika
ve güvenlik alanlarında işbirliğini geliştirmek için aktif bir politika izlemeye
başlamış ve bölgede Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü
(KEİ), Karadeniz Donanma İşbirliği Görev Grubu (BLACKSEAFOR) ve
Karadeniz Uyum Harekâtı (KUH) gibi çeşitli oluşumlar başlatarak lider
rol üstlenmiştir. Türkiye’nin bu çabalarının bölgeselleşme bilinci
oluşturmasına rağmen, Karadeniz Bölgesi’nin bölgeselleşmesi çeşitli
nedenlerden dolayı bu zamana kadar mümkün olmamıştır. Bu nedenler
şu şekilde özetlenebilir: İlk olarak, bu girişimler bölgesel bir anlayıştan
yoksunluğu yansıtmaktadır ve aslında Türkiye’nin de kendine
özgü bölgesel bir anlayışı yoktur. Bunun yanısıra, bölgeselleşmenin
dinamikleri çeşitli bölgesel, siyasi ve ekonomik kuruluşlara mensuptur
ve her biri iç ve dış ilişkilerinde farklı önceliklere sahiptir. Diğer
bir ifadeyle, bölgeselleşme, kıyıdaş devletler tarafından daha çok Batı
ile işbirliği olarak görülmüştür. Ayrıca Türkiye, terör tehditleri, Orta
Doğu durumu gibi kendi güvenlik meseleleriyle ilgilenmek zorundadır.
Ve son olarak, Türkiye’nin tarihi rakibi ve bölgede dominant güç
olan Rusya, neredeyse tüm bölgesel girişimlerde mevcuttur. Rusya’nın
varlığı, Karadeniz Bölgesi’nde bölgesel işbirliğini teşvik etmekten
ziyade, çoğunlukla rekabete neden olmaktadır. Çalışma, bölgeselleşme
kavramının kısa bir tanımlamasıyla başlamaktadır. Çalışmanın
ikinci kısmı, bölgede Türk girişimlerine bir arka plan sağlamak adına
Karadeniz Bölgesi’nin tarihi sınırlarını çizmektedir. Sonrasında, Türkiye’nin
girişimleri ve Rusya ile ikili ilişkilerini kapsayan Türkiye’nin
Karadeniz vizyonu tartışılmıştır. Çalışma, esasen, bölgeselleşme açısından
Karadeniz’in eksik yönlerine ve Türkiye’nin bölgesel girişimlerinin
sınırlarına dikkat çekmekte ve ‘’Türkiye’nin Karadeniz vizyonu nedir?’’ ve ‘’bu vizyonu etkileyen dinamikler nelerdir?’’ sorularına cevap
aramaktadır.
FULL TEXT (PDF):
- 57