You are here

Çokkültürlülük, Ulus-ötesilik ve Kültürlerarası İletişim Yeterliği

Journal Name:

Publication Year:

Author NameUniversity of Author
Abstract (Original Language): 
Son yıllarda sosyal bilimler alanında çokkültürlülük, kültürlerarasılık, ulus-ötesi göçmenlik önemli tartışma konularını oluşturmaktadır. Günümüzde sermaye ve iletişim alanındaki ulus-ötesi hareketlilik yanında, eğitim ve iş gibi nedenlere bağlı olarak, insan hareketliliği ve onların sınırlararası gidip-gelen yaşamlarıyla dünyada yeni göçmen anlayışı da önem kazanmıştır. Bu bağlamda özellikle işgücü göçü alan toplumlarda, çokkültürlülük, çokkültürlü ortamlar, kültürlerarasılık, kültürlerarası iletişim yeterliği gibi kavramlar öne çıkarken, bu alanda yapılan bilimsel araştırmalar da ağırlık kazanmaya başlamıştır. Uzun yıllar kabul gören klâsik göçmen anlayışı yanında, günümüzde yeni göçmen anlayışı olarak ulus-ötesi göçmenlik üzerine tartışmalar da önem kazanmaktadır. Klâsik göçmen yaklaşımına göre, göçmenlerin göç ettikleri ülkelerde kısa süre ile ka¬lacakları varsayılmakta ya da göç edilen ülkede kalacaklarsa bulundukları ülkeye uyum sağlamaları gerektiği görüşü önem taşımaktaydı. Yeni göçmen yaklaşımı olarak ulus-ötesi göçmenlik ise, sosyo-kültürel algılardan, yaşam anlayışlarından, sınırlar ve düzen bakımından siyasal kimlikleri, finans transferini ve ekonomik gelişmelerde bir değişimi beraberinde getirmektedir. Bu oluşumlar kalın ve durağan ulus-devlet sınırlarını aşmakta, yeni siyasal oluşumlar ve sosyal alanlar yaratmaktadır.1 Ulus-ötesi göçmenler 'hem orada, hem burada' yaşamlarıyla her iki tarafa da tam olarak ait olamayan ve tek bir yere bağlı kalmayan bir yaşantı sürdürmektedirler. Bu koşullarda günümüz toplumlarında sınırların fiilen ortadan kalkması, kültürlerin yakınlaşması, farklılıkların biraradalığı önemli bir konuyu öne çıkarmaktadır: 'kültürlerarasılık.' Armand Mattelart'ın işaret ettiği gibi, "iletişim sistemlerinin ve ekonomilerinin bütünleşmesi ülkeler, bölgeler ve toplumsal gruplar arasında da yeni uyuşmazlıkları gündeme getirmektedir."2 Bu çalışmada öncelikle çokkültürlülük, çokkültürlü ortamlar ve bu anlamda kültürlerarasılık kavramları incelenecektir. Günümüzde insan, bilgi ve sermaye akışlarına bağlı olarak kültürel bakımdan homojen toplumlar yok denecek kadar azdır ve kültürel bakımdan çeşitliliklerin yoğun olduğu ortamlarda farklılıkların bir arada olması farklılıklara du¬yarlı olmayı da zorunlu kılmaktadır. Bu bakımdan çokkültürlü ortamlarda yalnızca birey¬ler arasında değil, toplumun önemli yapı taşları olan kurumlarda da bu duyarlılığın taşınması gerekmektedir. İnsanların sınırlararası dolaşımlarına bağlı olarak çelişkilerin oluşmaması ve gelecekte barışçıl bir dünya kurulabilmesi için, sınırların giderek ortadan kalktığı günümüzde bireylerin hem düşünsel, hem duyuşsal hem de davranışsal yeterliliğe sahip olabilmeleri kültürlerarası iletişim yeterliliği bir önşart olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, bu çalışmada 'Kültürlerarası iletişimin yeterliliği nasıl ve hangi koşullarda kazanılabilecektir?' sorusuna yanıt aranacaktır. Ayrıca ulus-ötesilik ve bu bağlamda ulus-ötesi göçmenler ve yeni sosyal alanlar çalışmada tartışma konusunu oluşturmaktadır.
163-180