Journal Name:
- Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Bir inanç felsefesi olan Kelam ilmi, aklî delillerle imanî akîdeleri savunan, imanın muhtevasını anlamaya çalışan, itikâdî konularda dinin özünden kopan kimseleri nakil ile desteklenmiş aklî kanıtlarla ikna etmeyi hedef alan bir ilimdir. İmanî akîdeler, "aslî hükümler" dediğimiz Kur'an'ın itikadî hükümleridir ki, bunlar inanç konularıyla doğrudan ilgilidir. Diğer taraftan kelâm, sadece, İslam inanç yapısına gerek içten ve gerekse dışarıdan yöneltilen itirazlara karşı savunma hattında kalmaz; Allah, âlem ve insan ilişkileriyle de bağlantılı olarak entelektüel düzeyde geliştirdiği bilgi ve eylem birikimiyle İslam düşüncesinin inkişâfına katkıda bulunur.
Büyük İslam mütefekkiri Gazâlî'nin (ö. 505/1111) meşşâi İslam filozoflarının İlâhiyat konularındaki görüşlerine getirdiği kısmi tenkitler, daha sonra, felsefe aleyhine külli bir bakış açısı kazandırılmakla kalmadı, İslam dünyasında başta felsefe olmak üzere gerek kadim ve gerekse çağdaş selefîliğin katkısıyla, Kelam ve Tasavvufun bir meşrûiyet krizi yaşamasına neden oldu. Biz Felsefe, Kelam ve Tasavvuf alanında ortaya çıkarılan bu meşrûiyet krizinin hâlâ geleneksel manada çoğu Müslümanların zihniyet dünyasında yaşatıldığını görüyoruz. Müslüman aklın tutulmasına sebep olarak, bunun arkasında sermaye ve entelektüel plânda destek çıkan kimi selefî bakış açısına dayalı İslam ülkelerinde eğitim veren dinî kurumların yardımcı olduğunu söyleyebiliriz. Halbuki, yaklaşık XVII. yüzyıldan itibaren nasıl ki, Batıda skolâstik akıl anlayışının terk edilerek eleştirel akıl anlayışına bağlı bir uyanış çağının başlamasında Hıristiyan İlâhiyatçı-felsefeci düşünürlerin büyük rolleri olmuşsa, aynı şekilde Ortaçağ İslam dünyasında da meydana gelen uyanışta Müslüman mütekellim düşünürlerin büyük rolü olmuştur. Bugün bu engin ve büyük tecrübe birikimine sahip olan İslam dünyası pekâlâ kendini bulmada kadim mirası yeniden üretebilir ve Muhammed Arkoun'un vurguladığı gibi, İslam tefekkürü alanında"düşünülmez"1 in alanlarını genişletmek yerine daraltarak bir zihniyet sıçramasını gerçekleştirebilir.
FULL TEXT (PDF):
- 1