Journal Name:
- Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
İman, inanan süje ile inanılan obje arasındaki duygusal, tarihsel ahlâkî ve bilişsel ilişkiyi de ifade eder. Elbette ki iman, deneysel metotlarla test edilip doğrulanabilir bir muhtevaya sahip değildir. Ancak o bilgiye dayalı bir tasdik olarak bilişsel öğeleri barındırmaktadır ve kognitif bir muhtevaya sahiptir. Her şeyden önce süjenin obje konusundaki bilgisi, objenin süje için açık hale gelmesi ve obje etrafındaki rasyonel kuşkuların giderilebilmesi açısından önemlidir. Bu nedenle iman kadar inkar da bilinçsiz, rastgele bir davranış olmayıp, bilinçli ve iradî bir davranış modelidir. İman, insan için nihai bir ilgi, merkezî bir eylem ve bütün insan kişiliğini etkileyen bir tavrr takmıştır.1 Ancak bu imanın yalnızca bir nihai ilgi ve bir merkezî eylem olduğu anlamına gelmemektedir.
İman eyleminin konusunu teşkil eden obje, şu veya bu şekilde işaret edebileceğimiz, gösterebileceğimiz, tammlayabileceğimiz, nitelikler atfedebileceğimiz diğer varlıklar arasında bir varlık değil aksine hemen, şimdi ve burada bulunmayan, ötelerde olan aşkın bir varlıktır. Bu nedenle inanılan objenin "nasıl bir varlık" olduğu sorusu teolojinin başta gelen sorunları arasında yer almaktadır.2 Tanrı nasıl bir varlıktır? Böylesine aşkın bir varlığın evrenle, özellikle de insanla ilişkisi nedir? Tann hakkındaki bilgimiz nasıl bir bilgidir veya bu bilgimiz ne gibi objektif kriterlere sahiptir? Dahası da Tanrıyı nasıl bilebiliriz? Bu sorular belki "Tann hakkında'Tci bir araştırma için hayatî önem arz edebilir, belki de her biri daha geniş araştırmaların kapsamı içinde ele alınabilirler. Ancak biz daha spesifik olarak 'Tann'da varlığın zorunluluğu" konusu üzerinde durmak istiyoruz.
FULL TEXT (PDF):
- 1
167-184