Opening Up The Reserch Process: A Case End A Sociological Research
Journal Name:
- Folklor/Edebiyat Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name |
---|
Abstract (2. Language):
The research process is a process that can be addressed in a wide range, ranging from
philosophical problematization to an account of self- reflexivity as well as an action to create
a memory through the mechanical nature of registration. To include it in the process of knowledge
production is a problematic issue in itself. Also such an effort may pose a “danger” for
researchers. For instance, you may end up writing something that most readers would call a
fiction and/or a memoire while writing field experience. Paying attention to interdisciplinary
studies can be a solution in preventing it from happening. However, there is always a good
chance to fail. On the one hand you have to know the sensitive issues of different disciplines
well enough, on the other, you need to look at them from an angle that not every discipline
takes. This is not an easy task to achieve, and that it requires a good deal of education and
training to ascertain the quality of research. There is an easier way to handle this: scholars
and researchers from different disciplinary backgrounds could work together and thus the
questions they pose and issues they raise can have a chance to develop without falling into
tourism. However, it is not easy to find such collaboration very often. Here I argue that one
solution in seeing and handling the problem better is that the research process should not
be separated from the process of knowledge production. It should be part of the process of
writing the final text, and made clear to the reader. In this paper, referring to a case in anthropology
and a research in rural sociology, I aim to contribute at least to some extend to the
problematic nature of the research process.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Araştırma süreci, felsefi sorunsallaştırmadan “self-reflexivity” tartışmalarına ve sürecin
sadece mekanik yönünün kayda alınması gibi hafıza oluşturma eylemine kadar geniş bir
yelpazede ele alınabilecek bir süreçtir. Süreci bilgi üretme alanına dahil etmek ayrıca problemli
bir meseledir. İçinde araştırmacılar için “tehlikeler” barındırmıyor demek yanlış olur.
Örneğin alan deneyimi ya da tanıklığını yazarken kurgu ya da anı olarak değerlendirebilecek
bir noktaya varabilirsiniz. Disiplinler arası çalışmaları önemsemek, bu şekilde ortaya çıkabilecek
uç noktaları törpüleyebilir ama bir disipline özgü derinliğin kazandıracağı sorgulama
düzeyini tutturamama, her zaman yüksek bir olasılık olarak ortada durmaktadır. Bir taraftan
her disiplinin hassaslıklarına hakim olabilmek diğer taraftan konuyu her disiplinin göremediği
bir kör noktadan sunabilmek, kotarılması kolay olmayan bir formasyon demektir. Bunu aşmanın
en etkili yollarından birisi kuşkusuz farklı disiplinlerde uzmanlaşmış araştırmacıların
birlikte çalışmasıdır. Böylece ortak sorular bir diyalog içinde derinliği kaybetmeden gelişme
şansı bulabilir ancak bu tür işbirliğinin uzun erimli örnekleri gerecekten çok fazla değil. Ben
burada bu tür sorunları daha iyi görmemizi sağlayacak ve elimizi en azından biraz daha güçlendirecek
yolun, her disiplinin araştırma sürecini yazım sürecine dahil etmesinde olduğunu
ileri süreceğim. Bu nedenle araştırma süreci bilgi üretme sürecinden koparılmamalıdır ve
yazma sürecine dahil edilmelidir ve böylece okuyucuya açık hale getirilmedir. Bu yazıda
antropoloji içinden bir vakaya ve bir kırsal sosyoloji çalışmasına bakarak araştırma sürecinin
problematik doğasına, küçük de olsa, bir katkı yapmayı amaçlıyorum.
- 4