Journal Name:
- Güvenlik Stratejileri Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name |
---|
Abstract (2. Language):
There is a close relation between sovereignty perception of a
state and its perception for alienating of competence. The most
significant dimension of this relationship is the security. Peculiarly,
transfer of these competences is a security matter for a state, albeit
security of it entails exclusively preserving of the national competences.
Starting with the European Coal and Steel Community of 1951, the issue
of alienating competence spilt over many fields, when the European
countries are taken into consideration. The issue of transferring
competence gained pace through establishment of European Economic
Community by Rome Treaty of 1957. A great many of national
competences were devolved to the legislative power of a supranational
authority. The European integration which progressively amended till
1992, expanded the context of competence transferring. The limits of
alienating competence of the nation-state was attained in conjunction
with launching of the European Union by Maastricht Treaty of 1992. As
a matter of fact, the three pillar system consisting ‘the European
Communities’, ‘Common Foreign and Security Policy’ and ‘Justice and
Home Affairs’ was named as “European Union (EU)”. The competences,
such as foreign policy and home affairs, which concern directly the
security of the state, have not been alienated to the EU. It has been
determined that the decision in these fields is to be taken unanimously.
Nonetheless, the policy fields such as taxation, defense industry, terror
and many of the economic policies have been retained on the hand of the
states exclusively as a reason of the security of state. The aim of this
research is to bring up the matter in which of these competences are not
be alienated to the supranational system. The attitude of the EU
members on transfer of competence entails to alienating them restricted with the state security. Non-transferred competences are the
consequences of state security reasons.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Devletlerin ulusal egemenlik anlayışları ile yetki devrine
bakışları arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Bu ilişkinin en
önemli boyutu güvenliktir. Devletin güvenliği genelde yetkilerin
münhasıran muhafazasını içerse de özelde bu yetkilerin devri bir
güvenlik sorunudur. Avrupa ülkelerine bakıldığında 1951 yılında
Avrupa Kömür Çelik Topluluğu ile başlayan yetki devri konusu bir çok
alana yayılmaya başlamıştır. 1957 yılında Roma Antlaşması
tarafından Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kurulması ile yetki devri
hız kazanmıştır. Bir çok ulusal politika alanı uluslarüstü bir otoritenin
yasama yetkisine bırakılmıştır. 1992 yılına kadar çeşitli tadillere
uğramış Avrupa bütünleşmesi, devredilen yetkilerin kapsamını
genişletmiştir. Maastricht Antlaşması tarafından 1992 yılında Avrupa
Birliği’nin kurulması ile birlikte ulus devletin yetki devrinin sınırlarına
ulaşılmıştır. Nitekim “Avrupa Toplulukları”, “Ortak Güvenlik ve Dış
Politika” son olarak “Adalet ve İç işlerinde İş birliği” alanlarından
oluşan üç sütunlu sisteme “Avrupa Birliği (AB)” adı verilmiştir.
Devletin güvenliğini doğrudan ilgilendiren, dış politika ve iç işlerine
ilişkin yetkiler AB’ye devredilmemiştir. Bu konularda kararın oy birliği
ile alınacağı belirlenmiştir. Ancak bu alanların da dışında vergi,
savunma sanayi, terör ve bazı ekonomi politikaları gibi alanların,
devletin güvenliğini ilgilendirmesi sebebiyle ülkelerin bu yetkileri
münhasıran kendi tekelinde bulundurduğu gözlemlenmektedir. Bu
araştırma ile AB ülkelerinin güvenlik gerekçesiyle hangi yetkilerini,
uluslar üstü sisteme devretmediğini ortaya koymak amaçlanmıştır. AB
ülkelerinin egemenlik yetkileri konusundaki tutumu, devletin
güvenliğinin gerektirdiği ölçüde devredilmesini gerekli kılmaktadır. Devredilmeyen yetkiler ise devletlerin güvenlik gerekçelerinin bir
sonucudur.
FULL TEXT (PDF):
- 6
189-218