The Very Short Story as a New Genre
Journal Name:
- Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author |
---|---|
Abstract (2. Language):
The very short story is one of the new literary genres which emerged in the 1980s and 90s in the USA. However, it is gradually becoming popular in other countries as well. Designated with a plethora of different names, the very short story is an idiosyncratic genre despite the affinities it has with the traditional short story. This paper attempts to delineate the characteristics of this new genre, by referring to some texts that appeared in various anthologies, books and other media such as journals and the internet, and to make a projection as to whether it will survive as an independent genre. To this end, it makes use of three metaphors devised by William O'Rourke pertaining to the novel and the short story. The first metaphor concerns endoskelatal and exoskelatal organisms corresponding to the novel and the short story respectively; the second, time and space in relativistic theory; and the third, macro and micro forms in economy. From these metaphors one can come to the following conclusions: First, the very short story can be compared to such simple organisms as amobae or algae, rather than to endoskelatal and exoskelatal organisms, since they lack in length, depth, description, complicated plots and characterization. Second, time and space are reduced and shrunken in the very short story so as to cover fewer details and less time-span. Thirdly, this new genre usually deals with as few individuals as possible; so, rather than focusing on a society or a family, it deals with a single person or issue. Such qualities as brevity, the use of poetic language, the element of surprise, eclecticism in language, experimentation, the use of visual elements, and the increased role of the reader may be listed among the common features of the very short story. However, this list of generic qualities is not definitive since new pieces may introduce additional novel qualities and techniques to this repertoire; nevertheless, one can come to the conclusion that brevity is the sine qua non of this new genre in becoming. The very short story is gradually becoming popular in European countries and Turkey as well as in the USA, which is evident from the fact that there is an increase in the number of such works published. However, it is difficult to make any projection about its future, to say whether the very short story will become a genre as popular as the novel or the short story. Nevertheless, the future of this new literary phenomenon depends on literary and non-literary factors such as the appeal of this genre to authors and readers alike, the attitude of the critics and reviewers, the popularity of and the demand for such works in the publishing sector.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Yeni bir yazınsal tür olan çok kısa öykü 1980'li ve 90'lı yıllarda ortaya çıkmıştır ve diğer yazınsal türler arasında kendine bir yer edinmeye çalışmaktadır. Bu tür daha çok ABD kökenlidir ve dünyanın diğer ülkelerinde özellikle de Avrupa'da yaygınlaşmaya başlamıştır. Farklı adlarla anılan çok kısa öykü her ne kadar kısa öykünün bir çeşidi sayılabilse de kendine özgü anlatım özellikleri sayesinde yeni bir tür olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu makalenin amacı çok kısa öyküyü kısa öyküden ve roman gibi diğer anlatı türlerinden ayırt etmek, bu türün belli başlı özelliklerini ortaya koymak ve bağımsız bir tür olarak yaşama şansı olup olmadığını sorgulamaktır. Bu amaçla William O'Rourke'un roman ve hikâyeyi karşılaştırırken kullandığı üç eğretilemeden yola çıkılmış, bu eğretilemeler çok-kısa öyküye uyarlanmıştır. Birinci eğretileme omurgalı omurgasız organizmalar, ikincisi görelilik kuramındaki zaman ve uzam kavramları, üçüncüsü ise ekonomideki makro ve mikro biçimler üzerine kuruludur. Birinci eğretilemeden hareketle çok-kısa öykünün uzunluk, betimleme, karakter ve karmaşık olay örgüsünden yoksun olduğu için omurgalı-omurgasız canlılardan ziyade amip ve algler gibi daha basit canlılara benzediği söylenebilir. İkinci eğretileme ise bu türde zamanın ve uzamın olabildiğince az ayrıntıyı barındıracak şekilde daraltılmış olduğunu akla getirmektedir. Son eğretilemeden hareketle ise çok-kısa öykünün bir toplumu ya da bir aileyi değil, olabildiğince az sayıda kişiyi ele aldığı söylenebilir. Bu karşılaştırmalara ek olarak çok-kısa öykünün özellikleri saptanmaya çalışılmıştır. Bu özellikler kısalık, şiirsel bir dil kullanımı, sürpriz ögesi, dilde seçmecilik, deneysellik, çağrışımsallık, görsellik ve okurun artan işlevi olarak sıralanabilir. Kuşkusuz sıralanan bu özellikler nihai ve kesin olmaktan uzaktır; çünkü bu tür deneyselliğe açıktır. Bu nedenle çok kısa öykünün bir tanımına ulaşmak ya da belli ölçütlere sahip metinleri örnek olarak sunmak güçlükler barındırmaktadır. Ancak kısalığın ve olabildiğince az veriyle okuru metnin alımlanmasında etkin bir özne kılmanın bu türün vazgeçilmez ölçütlerinden olduğu ileri sürülebilir. Amerika ve Avrupa'nın yanı sıra ülkemizde de tanınmaya başlayan çok kısa öykünün bir yazınsal tür olarak gelecekte ne denli yaygınlaşacağı ya da kurumsallaşacağını kestirmek güç gözükmektedir. Sonuç olarak her tür gibi çok kısa öykü de toplumsal bir olgudur ve ayakta kalıp kalmayacağı okurçevrenin, eleştirmenlerin bu türe ilgisi, kitap endüstrisinin lokomotifi sayabileceğimiz kitap tanıtım yazılarının varlığı gibi hem yazınsal hem de yazın-dışı birçok etkene bağlıdır.
FULL TEXT (PDF):
- 2
187-204