Culture and Gender in George Eliot's The Mill on the Floss
Journal Name:
- Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
The patriarchal society of Victorian England constructed its system of gender relations with reference to the qualities perceived to be specifically masculine or feminine. Men were deemed to be active and resourceful, whereas women were associated with passivity and self-sacrifice. In consequence, the public arena was defined as the appropriate sphere for male activity, with wo¬men enshrined in domesticity. Dissenting voices argued that separate spheres ideology was a fiction designed to secure masculine control of society, and that women should be empowered to function in all spheres of life. The attitude of George Eliot towards the "woman question" has stimulated critical debate: Does her work uphold or challenge traditional notions of gender identity? This paper examines Eliot's attitude to cultural constructions of female gender identity in The Mill on the Floss. It focuses upon the way in which Eliot illustrates the inequality inherent in the Victorian education system through her portrayal of the childhood of Maggie and Tom Tulliver. While Tom's education prepares him to play an active role in public life, Maggie is denied the opportunity to receive a formal education, and left unfit to function independently in society. Thus, Eliot shows how, even in childhood, Maggie's identity is debased by the culture of patriarchy which, by restricting her development, seeks to mould her to play her pre-ordai¬ned submissive role. In the course of the novel, patriarchal society strives to instil into Maggie the perception that she has no alternative but to conform to its conception of appropriate fema¬le behaviour. Although Maggie struggles profoundly to construct her own identity, ultimately she is defeated and chooses self-abnegation. In conclusion, the paper argues that Eliot does not radically challenge the dominant patriarchal culture in The Mill on the Floss, in the sense of pro¬viding a prescription for immediate change: Maggie is left with no alternative which would not damage her psychologically or emotionally, and finds release only in death. However, through her depiction of Maggie's tragedy, the novelist clearly calls into question the validity of the mas¬culine hegemony which constructed every aspect of contemporary women's lives.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Erkek egemen Viktorya dönemi İngiltere toplumu, cinsiyetler arasındaki ilişki sistemini kadın ve erkek özelliklerinin farklılıkları üzerine kurmuştur. Erkekler, aktif ve becerikli olarak algılanırken, kadınlar pasif ve özverili özelliklerle özdeşleştirilmiştir. Sonuç olarak, kamu alanı, erkek aktiviteleri için tahsis edilirken kadınlar eve hapsedilmiştir. Farklı görüşteki insanlar, ayrı mekanlar ideolojisinin erkeklerin toplumu kendi talepleri doğrultusunda kontrol etmesi için bir araç olduğunu, buna karşın kadınların hayatın her alanında faaliyet göstermeleri gerektiğini ileri sürmektedirler. George Eliot'ın "kadın sorusuna" yönelik tutumu, bir çok tartışmayı da beraberinde getirdi: Eliot yapıtlarında geleneksel cinsiyet ayrımını savunmakta mıdır ya da eleştirmekte midir? Bu makale, Eliot'ın The Mill on the Floss adlı romanında kadının kültürel kimliğinin oluşumunu irdelemektedir. Makale, Maggie ve Tom kardeşlerin ha¬yatları üzerinden Viktorya dönemi İngiltere toplumunda cinsler arasında eğitim alanında ya¬şanan eşitsizlik üzerine odaklanmaktadır. Tom'un almış olduğu eğitimi kendisini kamu ala¬nında aktif rol oynamaya hazırlarken, Maggie düzenli bir eğitim alacak fırsatı bulamamakta, dolayısıyla da toplumsal hayatta aktif ve bağımsız bir rol oynayacak bilgiden mahrum kal¬maktadır. Bu nedenle Eliot, ataerkil Viktorya toplumunda Maggie'nin bir kadın olarak kim¬liğinin çocukluk döneminden itibaren kültürel olarak nasıl dikkate alınmadığını, geleneksel itaatkar kadın rolü anlayışına mahkum edilerek hareket alanının nasıl kısıtlandığını romanda ele almaktadır. Romanda, ataerkil toplum Maggie'ye kendisi için belirlenen kadın rolü dışında bir alternatif sunmadığı gibi geleneksel kadın rolü anlayışını kabul etmesi gerektiği anlayışını dikte etmeye çalışmaktadır. Maggie, kendi kimliğini oluşturmaya çalışsa da, sonunda yenilir ve fedakarlık yapmayı tercih etmek zorunda kalır. Son olarak makale, Eliot'ın baskın, ataerkil kültür anlayışına net olarak karşı durmadığını ve dolayısıyla bu anlayışta bir değişiklik olması yönünde de bir öneri sürmediğini tartışmaktadır: Maggie, kendisine psikolojik veya duygusal olarak zarar vermeyecek bir alternatifsiz bırakılmıştır. Sonunda da ölüme terk edilmiştir. Bununla birlikte, Maggie'nin trajik hayat hikayesiyle yazar, kadınların kimliğinin ve hayatlarının her aşamasını belirleyen erkek hegemonyasının doğruluğunu sorgulamıştır.
FULL TEXT (PDF):
- 2
1-16