Dickens in Bleak House as a Member of the System: An Althusserian Reading
Journal Name:
- Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
Charles Dickens’s critique of the defects of the British judiciary system in Bleak House (1852-
53) derives from his own experiences as a law clerk trying to own copyright for his earlier works.
According to Althusser, the state creates secure and protected lives for the individuals and
warrantees their consent, using what he calls ideological state apparatuses. For him, the power
of the state is maintained more subtly in capitalistic systems. Bleak House not only explicates
how ideological state apparatuses devour and in fact falsify the rights of the individuals within
the framework of the suit called Jarndyce and Jarndyce but also fictionalises many examples
about the interpellation of the individuals by these social institutions in the Victorian Age.
These apparatuses in fact interpellate individuals as fixed subjects, which means that they form
the individual’s very reality and therefore appear as true or obvious. Two-narratored structure
of the novel lays bare the ideological conflict though, thus it becomes evident that Dickens
delibaretely blends in harmony the ideological inscriptions suggested by the first and the third
person narrators of the work. The artfulness of Dickens is a means to display how ideologies
change and shape people’s perceptions of reality. Jarndyce and Jarndyce, the suit which lasts
for many years and ends by consuming even the property itself, proves that there are fixed
roles designed for the individuals and subjects can neither change nor negate their roles and the
injustice. When analysed through the Althusserian lens, it becomes obvious that Dickens knew
the limits of political and social reform in his age and he had to be politically correct while
playing the expected role as a novelist and criticising the fallacies of his age in Bleak House.An Althusserian reading of the novel foregrounds Dickens’s attitude towards the condition of
the working of the Chancery both as a social reformer and a writer who had already become
a part of the system.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Charles Dickens’ın Kasvetli Ev’de (1852-53) İngiliz adâlet sistemine yönelttiği eleştirisi bir
hukuk bürosunda kâtiplik yaparken eserleri için telif hakkı almaya çalışırken edindiği deneyimlerine
dayanır. Althusser’e göre, devlet ideolojik aygıtlar olarak adlandırılan mekanizmasını
kullanarak bireyler için güvenli ve korunaklı yaşamlar hazırlarken memnuniyeti de garantiler.
Kapitalist sistemlerde devlet, gücünü daha kurnazca kullanabilir. Kasvetli Ev aslında yalnızca
devletin ideolojik aygıtlarının Viktorya Döneminde Jarndyce ve Jarndyce olarak adlandırılan
davanın çerçevesinde bireyin hakkını elinden aldığını göstermekle kalmaz, aynı zamanda da
o dönemdeki toplumsal kurumlarca bireyin çağırılması, adlandırılması konusunda pek çok
örnek kurgular. Devletin ideolojik aygıtları bireyleri çağırma, adlandırma yoluyla sabit birer
özne haline getirir ki, bu da aygıtların, bireyin gerçekliğini belirlediği için, doğru ya da net görünmesine
sebep olur. Romanın iki anlatıcı üstüne kurulu yapısı romandaki ideolojik çelişkiyi
ortaya koyar, böylece farklı iki anlatıcıya ait ideolojik saptamaları Dickens bir uyum içinde
harmanlar. Dickens’ın ustalığı sayesinde ideolojilerin insanların gerçeklik kavramını algılayış
biçimini nasıl değiştirdiği ve şekillendirdiği görülür. Jarndyce ve Jarndyce davası yıllarca sürer
ve söz konusu olan mülkü de tüketerek sonlanır. Bu durum bireyler için tasarlanmış değişmez
toplumsal rollerin bulunduğunu ve özne konumundaki bireyin bile bunu değiştirip rollerine
ve haksızlıklara itiraz edemeyeceğini gösterir. Althusser açısından incelendiğinde Dickens’ın
aslında kendi çağındaki politik ve toplumsal reformun sınırlarının farkında olduğu ve çağın
aksaklıklarını eleştirip, bir roman yazarı olarak kendisinden beklenen rolü oynarken bunu zamanın
normlarına uygun olarak yaptığı açıkça görülür. Romanın Althusser açısından değerlendirilmesi
hem Dickens’ın adâlet mahkemelerinin işleyişi konusundaki tutumunu bir toplumcu
reformcu olarak, hem de sistemin bir parçası olan bir yazar olarak öncelemektedir.
FULL TEXT (PDF):
- 2
105-122