The Musical Instruments in the Divans of Yahya Beg of Pjevlja and Dukakin-zadeh Ahmed Beg
Journal Name:
- International Journal of Humanities and Education
Keywords (Original Language):
Author Name |
---|
Abstract (2. Language):
The Ottoman classical literature and classical poetry is a literature and poetry, one within the other, in real life but not, as some people claim, separated. Poets of the classical school are very good observe and present us their observations by blending them with their artistic power, knowledge and imagination inherent in their creativity. Classical poetry embodies everything we own in our real life. Therefore, a poet cannot live apart from the society, environment and culture in which he lives. Naturally these are reflected in his works. Music, too, is one of the most important and the most beautiful realities in our lives which we can never renounce and give up. We live with music and musical instruments which are source of joy and peace of mind, from birth to the end of our lives. Ottoman classical poets were very much concerned with music, thus, in their thousands of couplets included many aspects of music opening doors to sweet imaginations. In our classical literature, two Albanian poets who lived in the 16th century, Taşlıcalı Yahya Bey (Yahya Beg of Tashlıja) and Dukakin-zâde Ahmed Bey (Ahmet Beg, son of Dukakin) too, included musical elements in their poetry. In our presentation, we selected to evaluate the couplets dealing with musical instruments in the poetical works (divans) of the two Albanian poets. We preferred these poets for two reasons. First, they were both Albanian descendents. Secondly, they were worthy of our classical poets to be taken as example. Taşlıcalı Yahya Bey was a soldier poet, Dukakin-zâde Ahmed Bey had a tendency toward Sufism.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Divan edebiyatı ve Divan şiiri, bazı iddiaların aksine, gerçek hayattan kopuk bir edebiyat ve şiir değil, aksine gerçek hayatla iç içe bir edebiyat ve şiirdir. Divan şairleri, çok iyi birer gözlemcidirler ve gözlemlerini, doğuştan sahip oldukları sanatkârlık güçleri, bilgileri ve hayalleriyle yoğurarak bize sunarlar. Gerçek hayatımızda ne varsa, Divan şiirinde de onlar vardır. Bir sanatkârın içinde yaşadığı toplumdan, çevreden, kültürden kopuk yaşaması ve bunları eserlerine aksettirmemesi düşünülemez. Musikî de hayatımızın vazgeçemediğimiz ve asla terk edemeyeceğimiz en önemli ve güzel olgularından biridir. Doğumumuzdan ölümümüze kadar musikînin ve musikî aletlerinin, o insanı alıp başka dünyalara götüren, ruhumuzu dinlendiren, bize huzur ve neşe veren nağmeleriyle yaşarız. Hayatımızın önemli bir parçası olan musikîye Divan şairlerimiz de ilgisiz kalmamış, sayılarını bile kesin olarak henüz tespit edemediğimiz binlerce beyitte musikî ile ilgili, her türlü unsura yer vermiş ve güzel hayallere konu etmişlerdir. Divan edebiyatımızın, XVI. Yüzyılda yaşamış Arnavut asıllı iki Divan şâiri Taşlıcalı Yahyâ Bey ile Dukakin-zâde Ahmed Bey de, şiirlerinde musikî ile ilgili unsurlara yer vermişlerdir. Biz bu bildirimize, bu iki önemli Divan şairimizin divanlarında yer alan, musikî aletleriyle ilgili beyitlerin değerlendirilmesini konu olarak seçtik. Bu iki şairimizi tercih etmemizin sebebi, her ikisinin de Arnavut asıllı olmaları ve asker bir şair olan Taşlıcalı Yahyâ Bey ile tasavvufa meyyal bir şair olan Dukakin-zâde Ahmed Bey’in, şiirleri konumuza örnek alınabilecek kadar değerli Divan şairlerimiz olmalarıdır.
FULL TEXT (PDF):
- 4