Journal Name:
- İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası
Author Name |
---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Ceza yaptırımı, suç olarak isimlendirilen ve esasen teknik olmanın ötesinde,
“toplumsal olarak” tanımlanmış bir davranış tipine karşı, iktidar odağının
önceden belirlenmiş bir departmanının, yine önceden belirlenmiş bir prosedüre
göre gösterdiği reel ve rasyonel tepkidir. Bu tepkinin, bir “olması gereken”
penceresinden sistemleştirildiği ve netice olarak ortamdaki “başvuru değerlerine”
göre biçimlendirildiği açıktır. Ancak, bu rasyonel tepkiye bir “olması gerekenin”
biçim ve yön veriyor olması, onun toplumsal olarak somut bir olgu biçimini
aldığı ve neticede toplumsal etkiler doğurduğu, kısaca bir “olan” olarak
ortaya çıktığı gerçeğini değiştirmemektedir. Bir davranış tipinin “olması gereken”
davranış kalıplarının dışına çıkması durumunda, ona gösterilen tepkinin
yani yaptırımın bu “olması gerekene” göre biçimlendirilmesindeki başarının,
bununla elde edilmesi amaçlanan neticeler söz konusu olduğunda kendini
gösterememesinin nedeni de yaptırımın tatbiki aşamasının toplumsal bir olgu
biçimini alması gerçeğidir. Öyleyse yaptırım, yalnızca normatif yönleri olan ve
bu alanda kalması gereken bir kavram olmaktan uzaktır. Aksine, iktidarın,
hukuk denilen kendine özgü “idare etme aracının” hiç olmadığı toplumlarda
dahi kendine has yaptırım sistemlerinin peyda edilmiş olması yaptırımın bizim
anladığımız anlamda normatif bir sisteme has olmadığını göstermektedir1.
Bir davranış kalıbına gösterilen tepkinin, son tahlilde rasyonel olması,
kökenlerinin de mutlaka rasyonel olduğunu göstermeyecektir. Toplumdaki
iktidar odaklarının kendilerine has gelişim çizgileri, beraberinde ellerindeki
araçların da gelişimini sağlamıştır ve dolayısıyla rasyonel olma niteliği de bu
gelişimin ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle ceza yaptırımının özelleşmiş
bir yaptırım türü olması ve kendine has bir rasyonalitesinin bulunması,
onun bir “modern dönem icadı” olarak algılanmasını sağlamaya yetmeyecektir.
Zira toplumsallığın var olduğu her sistemde -ister bilinçli ister bilinçsiz, ister
son derece etkili isterse etkisiz olsun- mutlaka bir yaptırım sisteminin olduğu
görülmektedir. Bu yaptırım sisteminin rasyonellik kazanması, ancak belirli bir
gelişim sürecinin etkisi ile olur. Fakat bu, rasyonel bir yaptırımın; mesela ceza yaptırımının, toplumsal olgulara dayanan kökenlerinin inkarına olanak vermeyecektir.
Bu genel çerçeve içinde ceza yaptırımının tüm yönleri ile kavramsal
olarak ortaya konulabilmesi için onun toplumsal kökenlerinin aynı kavramsal
yapı içinde sunulabilmesi gereklidir. Bu toplumsal kökenler, ceza yaptırımının
neticesi ve etkisinin de doğru bir şekilde ortaya konulabilmesini sağlayacaktır.
Bu çalışmamızda biz, yaptırımın ve özelde ceza yaptırımının toplumsal
düzen içindeki yeri, kökenleri, işlevi ve yapısı üzerine temel bir kavramlaştırma
ve analiz yapmaya çalışacağız. Bu çerçevede evvela yaptırım sözcüğünün doğru
bir şekilde kavramlaştırılması ve bir toplumsal norm ile bağlantılı olarak yaptırımın
nasıl oluştuğu, ne suretle geliştiği ve nasıl uygulandığını ortaya koyma
gayreti içinde olacağız. Bu süreçte özellikle toplumsal normun nasıl oluştuğu ve
akabinde hukuk normuna nasıl evrildiği, yaptırımın bir toplumsal normun
meydana gelmesindeki etkisi, tüm bu gelişim sürecinde iktidar mekanizmalarının
rolü ve norm karşısında bireyin davranışını birinci bölümde, yaptırımın
şekilleri ve uygulanmasını ikinci bölümde, özel bir yaptırım türü olan ceza yaptırımının
anlamı, nitelikleri, işlevi, çeşitleri ve sınırlarını ise üçüncü bölümde
ele alacağız.
FULL TEXT (PDF):
- 1
1051-1108