You are here

"ZAHİRÎ" İLİMLERİN OTORİTESİ KARŞISINDA TASAVVUF'UN MEŞRUİYET ARAYIŞI

SUFISM'S LEGITIMACY SEARCH AGAINST THE AUTHORITY OF THE ZAHİRİ (OSTENSIBLE) SCIENCES IN ISLAM

Journal Name:

Publication Year:

Keywords (Original Language):

Author NameUniversity of AuthorFaculty of Author
Abstract (2. Language): 
Islam is a non-clerical religion. In Islamic history, at least theoretically, a body of clergymen has never been formed, Especially in Sunni tradition, never a special group of people claimed the possession of the sources of the religious knowledge and the right of interpretation of them. However, the scholars who were affiliated to the sciences like fiqh and kalam put themselves İn a special mission of understanding and interpreting the religious sources, In a sense, they represented a professional group who eventually became a group of people who saw themselves the sole possessors of the interpretation of the religion itself. Sufism was, firstly, an act of taking a position about life and then was a struggle against the authority of these sciences in order to be able to take its place among Islamic sciences. In a sense, Sufism constructed itself in the context of its relationship with the aforementioned ostensible sciences that the institutionalization of the Sunni Sufism is the most obvious evidence of this hypothesis.
Abstract (Original Language): 
İslamiyet, 'ruhban sınıfı' olmayan bir dindir. Vakıa, İslam tarihinin hemen hiç bir döneminde en azından teorik düzeyde bir din adamı sınıfı teşekkül etmemiş, özellikle Sünni yorumda belirli bir zümrenin dini bilginin kaynağını veya yorum hakkını elde tutuğu iddiasıyla ortaya çıktığı görülmemiştir. Bununla birlikte, özellikle fıkıh-kelam gibi ilimler ve bu ilimlerin mensupları dini nasların anlaşılması ve yorumlanmasında belirli bir misyon üstlenerek, bir anlamda bir uzman sınıfını temsil etmiş, zamanla dini yorumlama hakkını kendilerinde gören bir zümreye dönüşmüştür. Tasavvufun önce hayat hakkındaki bir tavır ve eylem, ardından da İslam ilimleri içinde kendisine yer edinme mücadelesi, söz konusu ilimlerin otoritesine karşı verilmiş bir mücadeleydi. Bir anlamda tasavvuf, söz konusu ilimlerle ilişkisinde gelişim sürecini inşa etmiştir ki "Sünni" tasavvufun kurumsallaşması bunun en açık şahididir.
219-244