You are here

INSURANCE AND INDEMNITY CONTRACTS FROM THE ISLAMIC POINT OF VIEW

Journal Name:

Publication Year:

Author NameUniversity of AuthorFaculty of Author
Abstract (2. Language): 
Insurance covenants are all, to a small or large degree, agreements which are directed towards that very mutual aid which it is the Koran's will to implement. Nowhere in the world is it possible lo say that any form of insurance at all falls into categories of mutual assistance which the Koran proscribes. Of course every institulion always has its irregular deviants and exploitations. Insurance is not opposition to the laws of existence and of fate, but rather is a means to ease difficulties. Islam forbids opposing Allah and principles but never forbids that we take necessary precautions. Guarding against what could be avoided is commanded by Islam. The behest of Islam cannot be evaluated as a contradiction to Islam. In addition lo the classical contracts the Koran also formulates some kind of solidarity or mulual security pacts. The fourth sura, called Nisa-Women, in the 33rtl verse states thus: "Give their share unto those persons with whom you covenant or draw up a deed." How interesting that in this verse alongside a verb from the root "akd" (contract) there is also "al-ayman", which is used to express covenanting and engagements and the word "nasib" (share or portion). The verse shows an insurance cont^ racl in which both parties receive a share. The verse as our subject uses the term "nasibahum" (their portions) meaning that everyone has to be given his due. In my opinion, even if there were no other proof, this verse would be sufficient to declare that insurance deeds were in keeping with the Koran.
Abstract (Original Language): 
Sigorta akUIcrinirı tümü az veya çok, şöyle veya böyle, Kur'an'ın istediği anlamda bir yardımlaşmayı amaçlayan akillerdir. Veya küçük müdaheielerle bu hale getirilebilecek akillerdir. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir sigorta aklinin Kur'an'ın yasakladığı türden bir yardımlaşmayı esas aldığı söylenemez. Saplımıa ve istismarlar, elbette ki her zaman, her kavram ve kurumda olabilir. Sigorta, varlık kanunlarına yani kadere bir karşı çıkış değil, bu kanunların yani kaderin açacağı yaraiara karşı tedbir almaktır. İslam, Allah'a vc onun koyduğu kanunlara karşı çıkmayı yasaklıyor, tedbir almayı yasaklamıyor. Tedbir almak İslam'ın emridir. İslam'ın emri, İsîam'a aykırılık olarak değerlendirilemez. Kur'an, ancak örnek olarak değerlendirebileceğimiz satım (bey') akillerinden ayrı olarak (vc elbette ki yine örnek türünden) dayanışma veya güvenlik akti diyebileceğimiz bir başka akit daha düzenlemektedir. Dördüncü sure olan Nisa suresinin 33. Ayeti şöyle diyor; "Yeminlerinizin/anlaşmalarınızın akitle bağladığı kimselere gelince, onların paylarını da kendilerine verin". Ne ilginçlir ki bu ayeitc, akit kökünden bir fiil yanında anlaşma ve taahhüt il'ade eden "cl-cyman" (yeminler) deyimi, ayrıca "pay" anlamındaki "nasîb" sözcüğü kullanılmıştır. Ayet, bu haliyle sigorla akitlerinin yapısına vc yöntemine son derece uygun bir çerçeve çizmektedir. Gerçekten dc sigorta akillerinde, taraflardan her biri "pay" almaktadır. Bu pay, konumuz olan ayette "kendi payları" (nasîbahum) şeklinde il'ade edilmiş ve herkesin payının kendisine verilmesi gerektiği söylenmiştir. Başka hiçbir dayanak olmasa, sadece bu ayet bile sigorta akitlerinin Kur'an'a uygunluğunu kanıtlamaya yeter kanısındayım.
1-17