THINKING OVER KAZIM KARABEKIR’S ATTITUDES ABOUT ELIMINATION OF THE CALIPHATE AND THE SOVEREIGNTY
Journal Name:
- The Journal of Academic Social Science Studies
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
Caliphate passed to the Ottoman dynasty when Yavuz Sultan Selim conquered Egypt in 1517 and from this date on the Ottoman padishahs ruled the country as ‚caliph sultan‛. After the Ottomans’ period of regression against the West started, especially after the Treaty of Kaynarca, the title of caliphate had been frequently used. Following the success of the National Struggle, radical revolutions were done through politics. It is obvious that from the beginning of the National Struggle, Mustafa Kemal had the intention to found the republic step by step. It is seen that he had followed his ideal when he passed to Anatolia. Therefore, it is no surprise that after the abolition of the dynasty, caliphate was also abolished. The most important leap of Turkish revolutionary movement was the abolition of the Dynasty and the establishment of the republic because this revolutionary movement changed the regime that had lasted for centuries. Abolishment of the Dynasty and caliphate was perceived by society as a passage to a new form of politic structure and, therefore, was not received kindly by certain sections. Particularly, the abolishment of caliphate was perceived both in abroad and in the country as the disappearance of the strongest bond that connects Anatolian Muslims and Muslims abroad. If generally analysed, while the proclamation of the republic was the most important of the revolutions, the most polemical of them in terms of reactions aroused both inner and outer public was the issue of the abolishment of caliphate. In the process of the abolishment of caliphate, Mustafa Kemal Pasha could not receive the similar support that he had received during the national struggle from his close fellow soldiers like Kazım Karabekir Pasha. Though he was the supporter of the Republic, Kazım Karabekir Pasha would evaluate the abolishment of the Dynasty and caliphate untimely and, especially, would perceive the abolishment of caliphate as repression of Anatolia into isolation in the world scene.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Hilafet Yavuz Sultan Selim’in 1517’de Mısır’ı fethi üzerine, Osmanlı hanedanına geçmiş, bu tarihten itibaren Osmanlı padişahları ‘halife sultan’ olarak ülkeyi yönetmeye başlamışlardır. Osmanlı Devleti, Batı karşısında gerilemeye başlamasının ardından özellikle 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan sonra hilafet yoğun olarak kullanılmaya başlanmıştır. Milli Mücadelenin başarıya ulaştırılmasından sonra girişilen köklü inkılâplar ise siyaset yoluyla yapılmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın Milli Mücadele’nin başından itibaren aşama aşama Cumhuriyeti kurma idealinde olduğu aşikârdır. Anadolu’ya geçişinin ardından bu ideali adım adım gerçekleştirdiği görülür. Bu yüzden saltanatın ilgasının ardından hilâfetin de kaldırılması bir sürpriz değildir. Türk inkılâbının en önemli atılımı Saltanatın ilgası ve Cumhuriyetin ilanı ile gerçekleşmiştir. Çünkü bu inkılap hareketi yüzyıllardır süren yönetim şeklini tamamen değiştirmiştir. Saltanatın ve hilâfetin kaldırılması toplum tarafından yeni bir siyasi yapıya geçiş olarak algılanmış, dolayısıyla bazı çevreler tarafından hüsn-ü kabul görmemiştir. Özellikle hilâfetin kaldırılması yurt içinden ve dışından Anadolu Müslümanları ile dünya Müslümanlarını birleştiren en güçlü sembolik bağın ortadan kalkması olarak algılanmıştır. Genel olarak değerlendirildiğinde siyasi inkılâpların en önemlisi Cumhuriyet’in ilanı olmasına rağmen iç ve dış kamuoyunda yükselen tepkiler bakımından en tartışmalısı hilafetin kaldırılması meselesi olmuştur. Mustafa Kemal Paşa, halifeliğin kaldırılması sürecinde Kâzım Karabekir Paşa gibi yakın silah arkadaşlarından Milli Mücadele esnasında aldığı desteği alamamıştır. Kâzım Karabekir Paşa, Cumhuriyet taraftarı olmasına rağmen, Saltanatın ve hilafetin kaldırılmasını zamansız, özellikle halifeliğin kaldırılmasının ise Anadolu’nun dünya sahnesinde yalnızlığa itilmesi olarak değerlendirecektir.
FULL TEXT (PDF):
- 4
443-460