TEXTILES AND APPAREL INDUSTRY IN TURKEY
AND THE CITY OF KAHRAMANMARAŞ: RETROSPECT,
PROBLEMS AND RECOMMENDATIONS
Journal Name:
- Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Doğa Bilimleri Dergisi
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
Textiles and apparel industry has a strategic importance and place in the
Turkish economy. Textiles and apparel sector is the locomotive sector of the country
with annual production of more than 20 Billion Dollars, with domestic consumption
of 14 Billion Dollars and with export of more than 10 Billion Dollars (except for the
suit-case trade). The sector has a share of around 4.2 % in GNP, 14.2 % in
industrial output, 16.3 % in the production of manufacturing sector and 10.3 % in
the total employment.
There has been an increase in the use of capacity in the textiles and apparel
industry with a machinery park increasing to 5.7 billion spindles and 418.2 thousand
rotors in 1988 from 1.2 billion spindles in 1970 in Turkey. In particular, after the
Agreement of the Customs Union with the European Union (EU) and with the
expectation of export increases by the removal of goats, there has been an intense
modernization and new investments in the sector starting from 1995. Capacity has
also been considerably increased. Turkey ranks first among the countries which has
the new investments in the textiles sector for the period 1995-1997.
Transformation and development in the country after 1980 can be seen in the
city of Kahramanmaraş. With the extraordinary efforts of the entrepreneur,
investment mobilization has been started and ‘Miracle of Kahramanmaraş’ has been
created. While Kahramanmaraş was basically an agricultural city until 10 years ago,
today it is an industrial city with the progress particularly in the textiles sector,
producing more than 29 %, 6.6 % and 20 % of total yarn, weaving and knitting
production respectively in Turkey. Major problems of the textiles and apparel sectors are the deficiencies related
to the “fashion creation” with over capacity in the cotton yarn, the development of
original designs, and penetration into the new markets, especially U.S.A.. Moreover,
competition in the EU market has increased as a result of increase in textiles and
apparel exports from China and Hong-Kong which have cost advantages. In order to
eliminate the over capacity and enter into the new markets, in addition to the
existing markets, possibilities for the new markets should be investigated by
emphasizing designing, collection type production and marketing activities. It is
necessary to consider developing countries such as China and India not only as
competitors but also potential markets.
Furthermore, other problems of the textiles and apparel sector are high cost
of inputs, unproductively in firms, lack of the educated personal, reputation in the
markets, lack of brands and designs, inadequate presentation and promotion
activities, under development of product marketing and delivery channels, less
importance is given to foreign fairs and exhibitions, lack of utilization of internet
and R & D activities.
On the other hand, in order to get out of the economic crisis which has
influenced all sectors in the country, reassurance of the public confidence, taking
necessary steps which refresh the markets, activation of the cost controls, running an
effective financial support mechanism will be secured by the prevention of import
which depend upon mis-declaration.
However, it must be known that returning to the balance of the 1990s is not
the way out. It is not possible to turn back to the circumstances which have a high
inflation, pattern of heavy borrowing and an economic environment which is often
broken by the economic crisis. Other important advantage is a ‘very competitive’
exchange rate which has been introduced in the last economic stabilization program.
In this line, sustainable growth will be quickly achieved. It should not be forgotten
that most important factors, which contribute to get out of economic crises, are
political stability and credibility in international economic relations.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Türkiye ekonomisinde tekstil ve konfeksiyon sanayii stratejik bir önem ve
konuma sahip bulunmaktadır. Tekstil ve konfeksiyon sektörü 20 milyar doları aşan
yıllık üretim değeri, 14 milyar dolarlık yurtiçi tüketimi, 10 milyar doları aşan
ihracatı (bavul ticareti hariç), gayri safi milli hasıla içinde % 4.2, sanayi üretiminde
% 14.2, imalat sanayii üretiminde % 16.3, toplam istihdamda ise %10.3’lük oran ile
ülkemiz ekonomisinin de lokomotif sektörü durumundadır.
Türkiye’de tekstil ve konfeksiyon sanayiinde 1970’li yıllardan başlayarak
önemli kapasite artışları gerçekleşmiş, 1970 yılında 1,2 milyon iğden oluşan makine
parkı 1988 yılında 5,7 milyon iğ ve 418,2 bin rotora ulaşmıştır. Özellikle AB ile
Gümrük Birliği sonrası, kotaların kalkması sonucu ihracatta önemli artış olacağı
beklentisi nedeniyle, 1995 yılından başlayarak sektörde yoğun modernizasyon ve
yeni yatırımlar yapılmış, kapasite önemli ölçüde artmıştır. 1995-97 yılları arasında
Türkiye, tekstil sektörüne en fazla yatırım yapan ülkeler arasında ilk sıralarda yer
almıştır.
1980 sonrası ülkemiz ekonomisinde görülen farklılaşma ve gelişme
Kahramanmaraş iline de yansımış ve girişimcilerin olağanüstü çabaları ile yatırım
seferberliği başlatılmış ve “Kahramanmaraş Mucizesi” gerçekleştirilmiştir.
Kahramanmaraş çok değil, 10 yıl öncesine kadar bir tarım şehri iken, bu gün
özellikle dokuma giyim sektöründe gerçekleştirdiği atılımlarıyla, Türkiye üretiminin
iplikte % 29, dokumada % 6,6 ve örmede ise % 20’sinden fazlasını
gerçekleştirmektedir.
Dokuma ve giyim sektörünün başlıca sorunları; özellikle pamuk ipliği
üretiminde varolan kapasite fazlası ile moda yaratılması, özgün tasarımlar
geliştirilmesi ve yeni pazarlara, özellikle ABD pazarına girilmesindeki
eksikliklerdir. Ayrıca, Çin Halk Cumhuriyeti ve Hong-Kong gibi ucuz iş gücü
avantajına sahip ülkelerin dokuma ve giyim ihracatında önemli artışlar gözlenmekte,
AB pazarında rekabet artmaktadır. Varolan kapasite fazlasının kullanılabilmesi ve
pazar çeşitlendirilmesine gidilebilmesi açısından, eski pazarlar korunurken, yeni
Pazar olanaklarının araştırılması, tasarıma, koleksiyon tipi üretime ve pazarlama
faaliyetlerine ağırlık verilmesi, Çin ve Hindistan gibi gelişen ülkelerin yalnızca rakip
olarak değil, pazarlarına girilebilecek ülkeler olarak da değerlendirilmesi
gerekmektedir.
Tekstil ve konfeksiyon sektörünün başlıca sorunları maliyetleri oluşturan
çeşitli girdi fiyatlarının yüksekliği, firmaların prodüktiv çalışmaması, eğitilmiş
personel yetersizliği, dış pazarlarda imaj, marka ve tasarım eksikliği, tanıtım ve
tutundurma faaliyetlerindeki yetersizlik, ürün pazarlama ve kanallarınınyaygınlaştırılmaması, yurtdışı fuar ve sergilere katılımın önemsenmemesi, internet
ortamından yararlanma ile AR-GE faaliyetlerindeki eksikliklerdir.
Öte yandan ülkemizde tüm sektörleri olumsuz yönde etkileyen ekonomik
krizden çıkılması, toplumsal güven ortamının yeniden sağlanması, piyasaları
canlandıracak önlemlerin alınması, maliyet kontrollerinin etkinleştirilmesi, finansal
destek mekanizmalarının etkin çalıştırılması, yanlış beyanlarla yapılan ithalatın
engellenmesi ile sağlanabilecektir.
Ancak bu bağlamda 1990’ların dengelerine geri dönülemeyeceğinin
bilinmesi gerekmektedir. Enflasyonla ve aşırı borçlanmayla sürdürülen ve sık sık
krizlerle kesilen bir ekonomik ortama artık geri dönmek olanaklı değildir. Açıklanan
son ekonomik istikrar programlarına “çok rekabet edebilir” bir kurla başlanması da
önemli bir avantajdır. Bu yöntemle sürdürülebilir büyümeye daha çabuk
geçilebilecektir. Ekonomik krizlerden çıkılmasında en önemli faktörün ise politik
istikrar ve uluslararası ekonomik ilişkilerde saygınlık, güvenirlik olduğu da
unutulmamalıdır.
FULL TEXT (PDF):
- 1