THE MONUMENTAL IWAN: A SYMBOLIC SPACE OR A FUNCTIONAL DEVICE ?
Journal Name:
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name |
---|
Abstract (2. Language):
The architectural unit iwan consists of an empty vaulted space enclosed on three
sides and open to a courtyard or central space on the fourth (Figure 1). Even
though the history of its application on a monumental scale is characterized by
modifications that appear subtle and mainly related to periodic changes in taste,
the iwan was subject to continuous variation and interpretation in innumerable
small-scaled buildings. This article concerns the monumental iwan, whose persistent
application seems to have been governed by a definite cosmoiogicai scheme that
dictated its orientation and function in the composition of an edifice (1).
In Persian, iwan means 'portico, open gallery, porch or palace' and the word liwan
in Arabic covers the Persian concept (Reuther, 1967,428). In Sassanid architecture,
the monumental iwan was used as an 'audience hair for the receptions of
the kings. Its function in the Islamic period has always been a source of discussion.
It is unknown whether iwan served an official function or even whether
these spaces were called iwan. Some written sources define the word iwan as a
room or hall opening, on the one side, directly or by means of a portico towards
outside. In this period, it would have been any of the halls opening onto a
courtyard and could also refer to different architectural forms, such as a wider
and higher room or hall or a hypostyle (columned) hall (Grabar, 1978,287-89).
Today, regarding the word's contemporary usage, it can be surmised that the
iwan in the educational institutions functioned in the manner of the seminar or
tea room of our modern universities. Moreover, the iwan probably functioned
also as a congregational room in a ribat which served residential as well as
educational purposes. Its use as a praying hall as well, is not unusual: a wall niche
standing as a mihrap is present more often than not in many madrasa iwans (2).
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Bu makale 'anıtsal eyvan'ın pratik işlevinin İslam dönemindeki belirsizliğinin
yarattığı sorunsal üzerine yoğunlaşır. Mimari örgenlerin oluşum sürecinde anlamsal
ve işlevsel belirlenimlerin içice gelişen etkenler olduğu yönündeki genel
kanıya rağmen, eskil bir kozmolojik imgeye atıfta bulunan sıradışı mimari
örgenlerden biri olan eyvan sözkonusu olduğunda bir çekince söz konusudur.
Eyvanın mimari mekan sorununa getirilen bir çok çözüm yolundan biri olduğu,
anıtsal eyvan değil ama onun yanında ikincil konumda olan ve ara mekan olarak
kullanım alanı bulan boyutça küçük eyvanlar dikkate alındığında kabul edilebilir
bir varsayımdır. Anıtsal eyvan, Sasani ve Sasani etkisi altındaki İslam saraylarının
giriş bölümüne, ribat, medrese ve camilerde ise bir dörtgen avlunun dört kenar
ortasına konumlandırılarak gündelik işlevinin ötesinde ideolojik bir işlevin de
konusu olmuştur. Bu ideolojik işlev bir saray yapısının 'kabul salonu' olarak kullanılan
eyvanı civarında resmi kabullere katılan toplum bireylerinin bilincinde ortak bir
paylaşım ile değil ama, imgesinin eyvanı önsel belirleyiciliği sonucu biçimlemesi ile
gündeme gelir. Eyvanın yapısal kökenine ilişkin belirsizlikler geç uygulanımının
çağrıştırdığı kozmolojik imgeler gözönüne alındığında bir ölçüde giderilebilir. Tapınım
mekanı olarak bir mağara içine kotarılan Mithraeum ile olan ilintisi tartışılmaz
gözükmektedir. Dolayısıyla eski İran kozmolojisinden Mithraeum'a yüklenen anlamlar
ile doğrudan etkileşim içinde bir mekandır. 'Kozmos'un ve 'göksel tonoz'un simgesi
olarak mağara mekanının Mezopotamya'nın en erken çağlarına dek giden 'kozmik
dağ' imgesi ile bağlantısı açıktır. Algılanabilir dünyayı algılanamaz olandan ayıran ve
dünyayı kuşattığına inanılan 'kozmik dağ', güneşin her mevsim dört farklı yerden
yeryüzüne girip çıktığı *yer ve gökyüzü kapılarını içerir. Dolayısıyla bir kaya
mekanı olarak Mithraeum, içine oyulduğu dağın simgelediği üst sınır ile yeraltı
arasında bir geçiş mekanı olarak yeryüzü ve atmosferin üst sınırı arasındaki
hissedilir alanı içerir. Bu nedenle Mithraeum'un tavanı da Harburz (gökyüzünü
çevreleyen duvar) ya da Hara Berezaiti (yüksek dağ) üzerinde yeraldığına
inanılan sabit yıldızlar kuşağını simgeleyen yıldızlar ile süslüdür. Bir avlunun
dört kenar ortasına konumlandırılan eyvanlar da birer simgesel ara mekan
olarak 'gökyüzü ve yeryüzü kapısı' imgesini somutlaştırır.
Dört eyvanlı avlu düzeninin İslam döneminde Batı Asya'da yaygınlaşmasından önce
ilk olarak Doğu Afganistan'da uygulan im alanı bulması anlamlıdır. Bunun nedeni
ise dört coğrafik yön simgeselliği üzerine düzenlenmiş bir kozmik diagramın (Mandala)
mimari tasarımı doğrudan etkilediği Hindistan ve eyvanın olasılıkla
kökenlendiği İran arasında bir geçit olan Afganistan'ın, tarihi içinde örneklerini
gördüğümüz gibi yapısal dönüşümlere taban hazırlayan bir bölge olması olmalıdır.
Mandala içinde temsil edilen dört kapılı manastır avlusundaki geçiş mekanlarınin
yerini bir ribat bünyesinde dört anıtsal eyvan almıştır. Ribat (Derviş Manastın) ile
Vihara (Budist Manastırı) arasindaki işlevsel benzerlik de dikkat çekicidir. Anıtsal
eyvanın İslam öncesi ve İslamiyet dönemi saray yapılarının kabul salonu olarak
uygulanımı, dört anıtsal eyvanlı avlunun da İslamiyet döneminde medrese, ribat ve
kervansaraylardaki özel pratik işlevi tam olarak tammlanamayan kullanımı, simgesel
işlevini yaygın kullanımında önemli bir etken olarak gündeme getirir. Yapısal
kökenini tanımlamak için bir ilk örneğin eksikliği yanında üç yönden kapalı ve bir
kenarı ile dışa açılan bir geçiş mekanı sunan biçiminin 'gökyüzü ve yeryüzü kapısı'
imgesinin mimari uygulanandaki yapımsal gereklilikleri ile doğrudan ilgisi, bu
imgenin eyvanın biçimlenmesinde işlevsel etkenin belirleyiciliğini öncelediğini
gösterir.
FULL TEXT (PDF):
- 1-2
5-19