VIRTUAL SPACE AS A PUBLIC SPHERE: RETHINKING THE POLITICAL AND PROFESSIONAL AGENDA OF SPATIAL PLANNING AND DESIGN
Journal Name:
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name |
---|
Abstract (2. Language):
Even we have not been able to recognize its whole transformative effects
within ten to fifteen years, relatively a short period of time for human
civilization; communication systems (internet, wireless application
protocols, teleconference systems etc.) and simulation technologies have
radically shifted the conventional understanding of space concept. In the
societies that succeeded to integrate technology into everyday life, sociospatial
practices in relational terms are currently defining new platforms
to reproduce themselves: next generation of public sphere, which is
virtual one. While such a transformation has a potential to construct new
socialities and political formations, which could not have a chance to be
experimented in ‘real’ space it also has a challenge to trigger a kind of
fragmentation in urban space, with its highly increasing dominance. The
current condition about the issue, calls for spatial planners, designers
and policy makers to develop a holistic theoretical framework on both
inner characteristics of virtual space and its relationship with the real
space in urban context. What we need here is not a purely technologically
deterministic discourse, but a socio-critical point of view. In this sense,
the main aim of the paper is to discuss the syntactic structure of virtual
environments that tend to construct new collective meanings and
publicness; and the relevancy of public space in emerging context. While
doing this, the problem statement ends with the questions of how planners
and designers can benefit the means of virtual space within a participatory
planning process and for the design of high-performance real urban space.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Neden olduğu etkiyi bütünüyle algılayamamış olsak da uygarlık için
görece kısa bir zaman aralığı olan son çeyrek yüzyıllık süre içerisinde bilgi
sistemleri olarak adlandırdığımız iletişim -internet, uydu teknolojileri,
telekonferans sistemleri vb.- ve benzetim (simülasyon) / modelleme
teknolojileri, geleneksel mekan kavrayışını büyük ölçüde dönüştürmüş
durumda. Bu durum, teknolojiyi gündelik yaşam pratiklerinin önemli
bir parçası haline getirmiş toplumlarda daha da belirginlik kazanmakta.
İnsanların coğrafi konumlarına bağlı olmaksızın aynı ortamda
‘bulunmalarını’ sağlayan siberuzam (cyberspace); ve ses, görüntü ve hareketle
etkileşime olanak tanıyan çokluortam (multimedia) yeni mekansal deneyim
biçimlerini de beraberinde getirmekte. Türkçe’de ‘sanal mekan’ ya da
‘sanal çevre’ olarak kavramsallaştırdığımız bu ortam, üzerine inşa edildiği
kitle iletişim ağı sayesinde yeni bir tür kamusal alan düzlemi haline
gelmekte ve mekandan (space) öte; anlamlı yer (place) imgeleri barındırma
aşamasına gelmiş durumdadır. Sahip olduğu teknolojik altyapı dolayısıyla
sunduğu araçsallıklar her geçen gün çeşitlilik kazanırken; ortaya çıkan
yeni sanal mekan örüntüsünün sentaktik ve anlamsal bakımdan ne derece
‘yeni’ olduğu çok da fazla sorgulanmamakta; alanın yeniden üretimi,
yaygınlığını her geçen gün artırır biçimde kendini hızla sürdürmektedir.
Kentsel kamusal mekana alternatif yaratma noktasında elektronik ya
da sanal mekana yönelik kavramsal-politik bakış geliştirme, asıl olarak
kamusal alan üreten mekansal planlama ve tasarım disiplinlerinin kayıtsız
kalamayacağı bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Son yirmi yılda ivme kazanan söz konusu dönüşüm, yine salt bu dönemin
içsel dinamikleri ile açıklanamayacak kadar uzun bir tarihselliğe sahiptir.
Köklerini yazının, matbaanın ve telgrafın icadında bulan bu süreç; yeni
üretim rejimleri ve toplumsal/sınıfsal ilişki biçimleri içerisinde evrilerek
-genel kabul görür biçimiyle- adına ’bilgi toplumu’ denilen olguyu ortaya
çıkarmıştır. Bu anlamda, toplumsal sermayenin bir ürünü olan bilgi
teknolojileri kuşkusuz bir geniş kapsamlı sosyo-politik çözümlemeyi
gerekli kılmaktadır. Bu nitelikte bir bakış açısının eksikliği, konuyu
teknolojik belirlenimci (determinist) ve indirgemeci bir perspektifle
sınırlayabilmektedir. Bu çerçevede çalışma, neden olduğu yeni toplumsal
üretim biçimleri konusunu merkeze koymamakla birilikte; var olan
kamusallık tanımlarından yola çıkarak sanal çevrenin önerdiği mekansal
yapı ve anlamın ne derece kamusal alan yaratma gizilgücüne sahip olduğu
Alındı: 25.09.2005; Son Metin: 10.09.2006
Anahtar Sözcükler: sanal çevre; sanal mekan;
siberuzam; kamusal alan; mekansal planlama
ve tasarım.sorusunu temel sorgu konusu yapmaktadır. Bu anlamda, iletişim ve bilgi
teknolojilerinin ürettiği mekansal kurgunun toplumsal ve politik bir
kuramsal çerçeve içine taşınması ve irdelenmesi makalenin temel amaçları
arasındadır.
Sanal mekanlar, gerçek mekan üzerinde kendini var edemeyen farklı
politik kimlik ve oluşumların kendilerini yeniden üretmelerine olanak
verecek bir kamusallık tanımladığı koşulda olumlanması gereken bir
sosyo-politik bağlama otururken; kentsel kamusal alan karşısında ciddi
bir seçenek olarak ortaya çıktığı oranda kentsel mekanda kırılmalara
neden olabilme eğilimi göstermekte ve baş edilmesi gereken bir soruna
dönüşebilmektedir. Bu çok boyutlu bağlam içerisinde plancı ve tasarımcı
için sorun, sanal çevrenin kendi içinde sahip olduğu mekansallık ve
kamusallık nitelikleri konusu kadar; sanal mekanın kentsel mekanla ne tür
bir ilişki içerisinde kurgulanabileceği sorusu olarak gündeme gelmektedir.
Soruya verilecek olası yanıtların ipuçları, yöntemsel olarak sanal çevrenin
temel mekansal yapısı üzerine yeniden düşünmekle ortaya konacaktır.
Bu çerçevede yazı, gerçek ve sanal çevre arasındaki iki kutuplu sorunlu
(problematik) ilişkiyi, sanal mekan tarafından ele almakta; bunu yaparken
de geleceğe yönelik bir açılımla tasarım konusu bu iki alanı, birbirini
dışlayan değil; mekansal planlama süreci ile besleyen ve bütünleştiren bir
ilişkisellikte ele almayı önermektedir. Bu noktada sorunsalın, hem sanal
hem gerçek mekanda aranan kamusallık niteliklerinin güçlendirilmesi
adına; planlama ve tasarım alanlarının profesyonel olduğu kadar politik
gündeminde de yer edineceği temel savı belirginlik kazanmaktadır.
Buna göre; sunduğu kamusal mekan niteliği bağlamında sanal çevre,
kent mekanının planlanmasında katılımı artırıcı ve bu yolla yüksek
performanslı ve içinde etkin kamusal yaşam pratiklerini barındıran kent
mekanlarının kurgulanmasında işlevlendirilebilir bir tasarım aygıtı olarak
vurgulanmaktadır.
FULL TEXT (PDF):
- 2
1-20