THE CHANGING CHARACTER OF PUBLIC SPACE IN AN EASTERN MEDITERRANEAN PORT CITY: FROM CUSTOMS SQUARE TO GRAND BAZAAR IN MERSİN
Journal Name:
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author |
---|---|
Abstract (2. Language):
Mersin is located in the Çukurova region, known as the Cilicia region in
antiquity, which is one of the most fertile lands along the Mediterranean
coast of Turkey. Its foundation dates to the first half of the nineteenth
century when it was a mere village on the shore, after which “the Eastern
Mediterranean emerged as an area of modernity from the 1830s onwards”
(Fuhrmann and Kechriotis, 2009). Being a port city in the region, Mersin
was affected by the modernisation reforms of the late Ottoman period,
which resulted in “the evolution of the autarkic economy into a free
market, and gave rise to prosperity in port cities” (Keyder et al., 1993;
Sifneos, 2005). Consequently, a new hierarchical pattern of commercial
relations began to emerge in the coastal zones rather than a pattern of
relatively isolated urban centres (Costello, 1980). The economic world
opened up to merchants through the utilisation of business organisations
and networks that extended beyond the limits of national boundaries; and
the Ottoman Empire offered merchants of different national, religious and
ethnic backgrounds some measure of autonomy (Keyder, 2008).
As was the case with other cities in the Mediterranean during this
period, Mersin took on economic, cultural and spatial characteristics
common to many other port cities. On the one hand Mersin became a
gateway between Anatolia and the outside world, as “a spatial expression
of its core-periphery relations” (Keyder et al., 1993), connecting the
agrarian periphery and the industrial core; while on the other, its spatial
development took on an “archetypal image of density, urban complexity
and social diversity” (Munoz, 2003). This all resulted in the development
of a multi-cultural social pattern owing to the presence of Greek and
Levantine merchants who were engaged in international commercial
activities based on maritime trade, banking, importing, exporting and
insurance. In this context, since its foundation during the first half of the nineteenth
century until the first decades of the twentieth century Mersin had been
a city of modernisation on the southern Mediterranean coast of Anatolia,
and a distinctive port in the Eastern Mediterranean due to the growth
of international relations with other Mediterranean port cities and the
development of commercial activities. Customs Square, flanked by
Customs House and Customs Pier, was at the very centre of not only the
internal public space system of Mersin, but also its international relations,
being at the forefront of social, economic and spatial life.
The rapid development, from the early Republican period until today,
especially since the middle of the twentieth century, has transformed the
city from a mercantile port of exchange into one of the most prominent
port cities in the Eastern Mediterranean. Particularly during the last three
decades, incremental urban interventions in the city centre and investments
in large-scale housing projects and shopping centres in new development
areas have resulted in a degradation of the city centre, and a retreat of the
public into other parts of the city.
Customs Square was affected by the growing importance of private realms,
however it was the construction of the modern port and the demolition of
Customs Pier during the rapid development throughout the second half of
the twentieth century that had a major effect on the character of Customs
Square, which would come to be referred to as the “Grand Bazaar” in later
decades. Customs Square lost its significance and meaning within urban
life as people migrated to the private realm.
Taking Customs Square in Mersin as the core research area, this study
questions the change in the qualitative characteristics of public space in
relation to urban development and changes in social processes. Moreover it
examines the effect of urban plans and projects to publicize and change its
character. Thus, formation and transformation of public space stands at the
very centre of the discussion. The focus will mainly on the dynamics and
forces that affect the way Customs Square came into being and acquired its
character, dealing with several questions. First, why and how did Customs
Square evolve into a Grand Bazaar, and which forces and dynamics
affected and directed such a transformation? Secondly, does the decline
in use of Customs Square in recent decades when compared to the period
when Mersin was a small town stem only from the migration of people
from public places to private realms, or thirdly is it a problem of how to
the design public spaces? The analysis of the transformation originated
from the question of whether the change was actually only a revision of the
name of the place, however this raises the question of whether substantial
change was brought to the essence of the place that would eventually
influence its character formation.
The study will focus firstly on discussion about public space in general and
the urban square in particular in order to clarify the terms to be used in the
paper and to develop a methodological framework. In the second part, the
transformation of Customs Square into the Grand Bazaar is considered in
relation to the urban development of the city as a whole.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Bir fiziksel olgu olarak “kamusal mekan”, en genel anlamıyla toplumdaki
herkesin kullanımına açık, bireysel etkileşimin en üst düzeyde olduğu
açık alanları, parkları, sokakları ve meydanları kapsamaktadır. Bu alanlar
içinde özellikle meydanlar, kentsel yaşamın mikro-kozmosu ve eylemlerin
özgürce ifade bulduğu alanlardır. Genelde kamusal mekanlar, özelde ise
meydanlar günlük etkinliklerin en ilgi çekici biçimde yer alabileceği alanlar
olmuştur. Ancak, son dönemde dünyanın birçok bölgesinde ve kentinde
toplumların, giderek kamusal mekanlardan uzaklaştıkları, güvenliğin,
özel tüketimin, kişisel konforun ve özel yaşamın ön planda tutulduğu yeni
alanlara yönelmiştir. Bunun sonucunda kamusal alan ve kamusal mekan,
kentin toplumsal yapısı ve ilişkileri içinde giderek önemini kaybetmekte ve
niteliksel olarak çökmeye başlamıştır.
Bu çalışmada, Mersin Gümrük Meydanı’ndaki dönüşüm merkeze
alınarak, kamusal mekanın niteliksel özelliklerindeki değişim, kentsel
gelişme ve sosyal süreçlerle ilişkisi çerçevesinde sorgulanmakta, kent
planlama ve kentsel projelerin değişime etkisi irdelenmektedir. Burada
amaç, Mersin Gümrük Meydanı örneğinden yola çıkarak Doğu Akdeniz
liman kentlerindeki kamusal mekanın dönüşümüne yönelik karakteristik
özellikleri ortaya çıkarmaktır.
Çalışmanın temel kabullerinden birisi, kamusal mekanın varlığının onun
karakteri ile doğrudan ilişkili olduğu, karakterin ise mekanı yere dönüştüren
etmenlerin üç boyutlu örgütlenmesi ile sağlanabildiğidir. Bu örgütlenme,
mekanın benzersiz ve biricik bir varlık olarak toplumsal bellekte önemli bir
yer edinmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla, mekanın karakter kazanması, o
mekanın yerel düzeyde çevresindeki diğer fiziksel unsurlarla (binalar, yapı
adaları, sokak örüntüsü vb.) tarihsel bir süreçte kurulmuş olan karşılıklı
ilişkilere bağlıdır ve mekanı benzersiz hale getiren bu ilişkiler o mekanı
evrensel düzeyde de tekil hale getirmektedir.
Bu çerçevede, araştırmanın merkezinde yer alan Gümrük Meydanı’nın
karakterindeki dönüşüm, tarihsel bir süreçte Mersin’in kentsel gelişme
süreçleri ve Gümrük Meydanı’nın çevresindeki binaların, yapı adalarının
ve sokak örüntüsünün dönüşümü ile birlikte alınmış ve temel olarak iki
dönemde incelenmiştir. İlki, Mersin’in ondokuzuncu yüzyıl başında bir
Doğu Akdeniz liman kenti olarak kuruluşundan itibaren geçen yaklaşık
bir yüzyıllık dönem iken ikincisi yirminci yüzyılın ortalarından itibaren
gelişen dönemdir. 1960’lı yılların başında yeni limanın kurulması her iki
dönemi birbirinden ayırmaktadır ki yeni liman Gümrük Meydanı’nın
dönüşümüne de doğrudan etki etmiştir.
Mersin, Türkiye’nin Akdeniz sahilinde ve ülkenin en verimli topraklarının
bulunduğu antik dönemlerde Kilikya, günümüzde ise Çukurova olarak
adlandırılan bölgede yer almaktadır. Kent, on dokuzuncu yüzyılın
başında, diğer bir anlatımla, Osmanlı İmparatorluğu’nun modernleşme
reformlarının ve buna bağlı olarak imparatorluğun dönemin sanayileşmiş
ve gelişmiş ülkelere eklemlenmesi sürecinin yaşandığı dönemde bir sahil
köyü olarak kurulmuştur. Diğer liman kentleri gibi bu dönemde Mersin,
merkez ile çevre ülkeleri arasındaki ilişkinin bir ifadesi olarak Çukurova ve
daha geniş olarak Anadolu’daki tarımsal ürünlerin sanayileşmiş merkeze
aktarıldığı bir düğüm noktası olmuştur. Öte yandan, gelişen uluslararası
ilişkiler ve ticaret –özellikle deniz ticareti, bankacılık, ithalat, ihracat ve sigortacılık- Mersin’in bölge içinde hızla gelişmesini ve Doğu Akdeniz’de
önemli liman kentleri arasında yer almasını sağlamıştır.
Bu dönemde gelişen uluslararası ilişkiler, kentin biçimlenmesine ve
kamusal mekan sisteminin oluşmasına etkide bulunmuştur. Yerel düzeyde
ise Gümrük Meydanı’nın karakterinin onu çevreleyen yapılarla, özellikle
Gümrük Binası ve Gümrük İskelesi ile bağlantılı olduğu görülmektedir.
Ayrıca dönemin tanıklarının anlatıları da Gümrük Meydanı’nın kentin
toplumsal belleğinde önemli bir yeri olduğunu göstermektedir.
Diğer birçok Akdeniz liman kenti gibi Mersin de yirminci yüzyılda
uluslararası ölçekte değişen ticaret ilişkilerinden etkilenmiştir. Daha
önceki dönemde göreceli bir özerkliğe sahip liman kentleri, ticaretin odak
noktalarından iken ulus devletlerin biçimlendiği yeni dönemde uluslararası
ilişkiler ulus devletlerin başkentleri aracılığıyla kurulmaya başlanmıştır.
Bunun sonucunda liman kentleri uluslararası düzeyde önem kaybetmeye
ve ulusal bir bağlamın parçası olmaya başlamışlardır. Bununla birlikte,
gelişen ulaşım teknolojileri de yeni limanların yapılmasına neden olmuş
ve birçok kentte kentten bağımsız kendi içinde kapalı liman alanları ortaya
çıkmıştır.
Uluslararası ilişkilerin ön planda olduğu dönemden ulusal kimliğin
ve kültürün oluşturulmaya çalışıldığı döneme geçişte kamusal mekan
sisteminde önemli değişiklikler gerçekleşmiştir. Bu değişim en açık
biçimiyle, kentin kurulduğu ve uluslararası ilişkilerin ön planda olduğu
dönemde kentin dışa açılan kapısı olarak nitelendirilebilecek Gümrük
Meydanı’nın karakterindeki dönüşümde gözlenebilmektedir. Gümrük
Meydanı, giderek kent içindeki önemini kaybetmiş ve bir dizi müdahale
sonucunda Ulu Çarşı adını almıştır. Mersin’de 1960’lı yılların başında
inşa edilen yeni liman da bu sürecin bir ürünü olarak belirmiştir.
Limanın yapımıyla birlikte Gümrük Binası ve Gümrük İskelesi’nin yıkımı
sonucunda Gümrük Meydanı varlık nedenini kaybetmiştir.
Doğu Akdeniz’de bir liman kentindeki kamusal mekanın dönüşümünü
inceleyen bu çalışma göstermiştir ki kuşkusuz, başarılı bir kamusal
mekanın oluşturulması için geçmişten günümüze alıp uygulayabileceğimiz
hazır formüller bulunmamaktadır. Ancak bu mekanların tasarlanması ve
biçimlendirilmesi sürecinin, mekanı benzersiz ve biricik bir hale getiren
toplumsal ve mekansal ilişkileri, mekanın varlık nedenlerini ve toplumsal
bellekte yer edinmesini sağlayan etmenleri göz önünde bulunduran
bütüncül yaklaşımlarla yönlendirilmesi sağlanmalıdır.
FULL TEXT (PDF):
- 2
181-203