FEMINISM IN THE INDIAN LITERATURE AND A STUDY ON AMRITA PRITAM'S STORY
MUSKRAHIT KA PHANCHI
Journal Name:
- Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
Having emerged as a political movement in the west, feminism also penetrated literature in time. Women seeking to get their rights saw literature as a field where they could express themselves best. The feminist criticism in literature, which began with Virginia Wolf in the 1920s, reached its culmination with political movements that shook the whole world in the 1960s. In parallel to the developments in the west, the feminist criticism in literature deeply affected the Indian literature. The problems experienced by women in India, which was a patriarchal society, exhibited more variation than those experienced by their counterparts in the west. Endeavoring to obtain their rights in social life, Indian women had before them the huge caste system and rigid traditions to tackle. Indian women who began to receive education in the early 20th century intensified efforts to seek rights in their male-dominated society. Regulations and reforms implemented in social life with regard to women's rights bore fruit soon and women began to exert themselves in the field of literature, too. Although there were male writers in the Indian and Urdu literatures who defended women's rights, it was obvious that presenting these problems to the readers through the female eyes would be more effective. Women in Indian and Urdu literatures who embarked on their literary careers under male pseudonyms as in the western literatures managed to establish a literary tradition of their own in the course of time. Feminist criticism in literature is divided into two by critics, namely 'oriented to women as writers' and 'oriented to women as readers'. In this study, we will try to analyze a story by Amrita Pritam, one of the forerunners of the feminist literary criticism in Indian literature, entitled Muskrahit ka Phanchi within the context of the feminist literary criticism theory called 'oriented to women as.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Batıda siyasi bir hareket olarak ortaya çıkan feminizm, zamanla edebiyatı da etkisi altına alır. Hak arama arayışında olan kadınlar kendilerini en iyi ifade edebilecekleri alan olarak edebiyatı görürler. 1920'lerde Virginia Wolf ile başlayan edebiyatta feminist eleştiri, I960'lı yıllarda tüm dünyayı saran siyasi hareketlerle zirve noktasına ulaşır. Batıdaki gelişmelere paralel olarak edebiyatta feminist eleştiri Hindistan edebiyatını da derinden etkiler. Ataerkil bir toplum olan Hindistanlı kadınların problemleri batıdaki hemcinslerinin problemlerine oranla daha fazla çeşitlilik arz eder. Hintli kadınların Sosyal hayatta haklarını elde etme mücadelesinden öncelikle başa çıkmaları gereken bir kast sistemi ve katı gelenekler vardır. Yirminci yüzyılın başlarında eğitim görmeye başlayan Hindistanlı kadınlar, erkek egemen toplumlarındaki hak arayışı çabalarını artırırlar. Sosyal hayatta kadın hakları konusunda yapılan düzenleme ve reformlar, kısa süre içinde meyvesini vermiş, kadınlar edebiyat dünyasında da kendilerini göstermeye başlar. Her ne kadar Hint ve Urdu edebiyatında kadın haklarını savunan erkek yazarlar olsa, bu sorunların kadın gözüyle okuyucuya aktarılmasının daha etkili olacağı aşikârdır. Batı edebiyatlarında olduğu gibi Urdu ve Hint edebiyatında da başlangıçta takma ya da erkek ismiyle yazın hayatına atılan kadınlar, zamanla kendilerine has bir yazın geleneği oluşturmayı başarırlar. Eleştirmenler tarafından edebiyatta feminist eleştiri 'yazar olarak kadına yönelik' ve 'okur olarak kadına yönelik' olmak üzere iki bölüme ayrılır. Biz bu çalışmamızda Hint edebiyatında feminist edebiyat eleştirisinin öncü yazarlarından biri olan Amrita Pritam'ın Muskrahit ka Phançi adlı öyküsünü 'yazar olarak kadına yönelik' feminist edebiyat eleştirisi kuramı bağlamında incelemeye çalışacağız.
FULL TEXT (PDF):
- 31