A DYSTOPIAN VIEW OF BERLIN IN 2039: THE DYSTOPIAN REFLECTIONS IN THE WORK WIR WAREN HIER BY NANA RADEMACHER
Journal Name:
- Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
This paper is intended to introduce Nana Rademacher, one of the contemporary female science fiction writers in Germany, and to study her work Wir Waren Hier (We Were Here, 2016) which has been seen as an anti-utopian fiction by different critics. In this study, the focus is on anti-utopia which has become a popular literary genre as a result of social, economic and political disappointment experienced in the 20th and 21st centuries. The protagonist, fifteen-year-old Anna, lives in a devastated Berlin which lies in ruins following several years of inter-state conflict which has now been under the hegemony of civil war and military rule. Self-preservation and lawlessness has become the order of the day. Anna’s perspective on her broken world is passionate, strange, harsh and desperate, but also full of hope. This is the story of a girl searching for a way forward in spite of all the obstacles, and who is fighting for life, love and freedom. The struggle for existence/survival in an authoritarian-totalitarian system, as an important characteristic of an anti-utopian society, is one of the basic topics which is fictionalized by Rademacher and narrated by Anna within the work. Extremities, hopelessness, violence, war and the end of the mankind as a result of technology take place in this work. This study aims to determine whether and to what extent the work of Rademacher occurs as an anti-utopian book and how it makes Berlin a part of anti-utopian world.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Bu çalışma, Almanya’nın çağdaş bayan yazarlarından Nana Rademacher ve onun birçok açıdan “karşı-ütopya” olarak değerlendirilebilecek olan Wir Waren Hier adlı eserini irdelemeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın merkezinde, 20. ve 21. yüzyıllarda sosyal, ekonomik ve politik açıdan yaşanan hayal kırıklıklarının ortaya çıkardığı edebi bir tür olan “karşı-ütopyalar” vardır. 15 yaşındaki roman kahramanı Anna, yaşamını, uzun yıllar süren devletlerarası anlaşmazlıklar sonucunda tahrip edilmiş, yıkık dökük, savaş ve askeri hâkimiyet altındaki Berlin’de sürdürmektedir. Bu parçalanmış dünyaya Anna, sabır ve tecrübesizlik, acımasızlık ve hayal kırıklığına uğramışlığın içerisinde yine de umut dolu yaklaşır. Onun hikâyesi, tüm olumsuzluklara rağmen tam bir distopik roman kahramanı gibi aşk, yaşam ver özgürlük için mücadele eden ve
geleceğe umutla bakan bir kızın hikâyesidir. Otoriter/Totaliter bir sistem içerisindeki var olma
mücadelesi, karşı ütopya toplumlarının karakteristik bir özelliği olarak Rademacher tarafından
kurgulanan ve eser içerisinde Anna tarafından anlatılaştırılan temel konulardandır. Ayrıca,
aşırılıklar, umutsuzluk, şiddet, savaş, teknolojinin insanlığın sonunu getirmesi gibi karşı ütopik
izlekler de eser içerisinde yer almaktadır. Bu çalışma, Rademacher’in söz konusu eserinin ne
ölçüde karşı ütopya olarak nitelendirilebileceğini ve eserin Berlin’i nasıl karşı ütopik dünyanın bir
parçası haline getirdiğini ortaya koymayı amaçlar.
FULL TEXT (PDF):
- 37