Journal Name:
- Türk Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Dergisi
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Multifaktöryel nitelikte olup sanayi toplumlarında giderek artan ve morbidite ve mortalİtesi yüksek olan hipertansiyonun (HT) gelişmesinde (1), renin-anjiyo-tensin-aldosteron sistemi (KAS) önemli rol oynamaktadır. Kan basmanın (KB) düzenlenmesi ve sıvı elektrolit dengesinin sağlanmasında kilit görev alan RAS, fizyolojik görevleri dışındaki nöronal, nörohormonal, nıetabolik, immünolojik olaylardaki multifonkstyonel etkilerinden ötürü kardiyovasküler ve renal değişikliklerin oluşmasına yol at ar. Bu nedenle, HT gelişimi katlar komplikasyonlarmı da artırır. RAS'ın biyolojik akti-vasyonları, esas olarak potent bir oktapeptit olan anji-yotensin 11 (Ali) ile ve daha az düzeyde aklosteronla sağlanır ( 1). RAS'ın %10-20'si sistemik dolaşımda, %90-8ü'i dokularda bulunur. Dolaşımdaki RAS'ın majör kaynağı renin sentezleyen böbreklerdir. RAS'ın etkisi ile Na+ ve suyun tutulduğu K"un atıldığı organ olan böbrekler, RAS'ın HT geliştirici etkisinde de merkezi rol oynar. Sirküler RAS, hemodinamik ve hormonal işlevle KB yükselmesine, lokal RAS da metabolik, immünolojik, büyüme faktörlerini uyarıcı etkiyle kardiyovasküler ve renal değişikler, HT'nin devamlılığı ve komp-likasyonlarının artmasına neden olur. RAS sisteminim oluşturan komponentlerin genetik polimoıfizmi de Mendelyan eğilimle, otozonıal dominant özellikli olarak kuşaklar arası geçiş gösteren HT gelişimini artırmaktadır (2).
Richard
Bright'ın
, 1838 de böbrek hastalarında kar-diyak hipertrofi ve vasküler duvar kalınlaşmasını bildirmesinden sonra, Finlandiyalı fizyolog Tiggerstadt I898'de böbrek kort eksinde KB artışına yol açan ve HT'deki kardiyak hiperirofiden sorumlu olabileceğini düşündüğü ve "renin" adını verdiği bir maddenin varlığını bildirmiştir. Goldblatt 1934'te, renovasküler HT modellerinde KB artışına yol açan uzun etkili humoral bir madde olduğunu gözlemlemiştir. George Pickering ve arkadaşlarının 1938'de ısıya dayanıklı, non-diyalizabıl olan renin adındaki presör maddeyi kandan izole etmelerinden sonra, bu konudaki çalışmalar hızlandırılmıştır. Daha sonra reninin aktive ettiği hipertansif faktör olan plazma proteininin varlığı bildirilmiştir. "Anji-yotensinojen" adı verilen ve 1957'de Skeggs ve arkadaşlarınca plazmadan tetradekapeptit olarak İzole edilen bu maddenin, anjiyotensin dönüştürücü enzim (ACE) tarafından anjiyotensin Fe (Al) dönüştürüldüğü bildirilmiştir. Anjiyotensinojenin kimyasal yapısı ve tip-lendirilmesi 1963'te gerçekleştirilebilmiştir (3). Oparil ve arkadaşları (4) fizyolojik koşullarda Al'in %90'ının akciğerde AIFye dönüştüğünü gözlemlemişlerdir. Anjiyotensinojenin genetik olarak cDNA klonlanması 1980 başlarında gerçekleştirilmiştir (5>. Son yıllardaki çalışmalarla lokal RAS'ın, sirküler olana benzer hemodinamik ve endokrin etkilerinden daha çok otokrin ve parakrin etkilerinin güçlü olduğu gözlenmiştir (6). Bu nedenle, lokal RAS'ın HT gelişimine katkısından daha çok, komplikasyonlannın artışından sorumlu olduğu düşünülmektedir (7). Başlangıçta homeostazis düzenleyici olarak endokrin sistemde yer aldığı düşünülen RAS'ın, fizyolojik görevlerinin dışındaki immünolojik, metabolik ve büyüme faktörlerini uyarıcı etkilerinin HT gelişimden önemli derecede sorumlu olduğu bildirilmektedir (8).
FULL TEXT (PDF):
- 1
45-50