THE INFLUENCE OF SOCIAL VALUES ON ARISTOTLE'S PERSPECTIVE ON SLAVERY
Journal Name:
- Turkish Studies
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name |
---|
Abstract (2. Language):
Slavery was institutionalized in Greek and Eurasian civilizations. Although the justifications for slavery and related practices are different, slaves worked in almost all fields under severe conditions. It can be said that the need for work in agriculture, livestock, and crafts based on physical strength in antiquity prompted the emergence of slavery. Aristotle also evaluated slavery by taking into account the economic conditions in Athens at the time. As in other civilizations, slaves were sometimes freed in Ancient Greece, and Aristotle suggested in his will that a share from the inheritance should be given to his slaves and some of them should to be freed. Aristotle did not remain insensitive to the concept of slavery and addressed the issue from a philosophical point of view. His thoughts on slavery reflect the value judgements of the society he lived in. He divides slavery into two categories, namely “natural” and “legal” slavery, and tries to ground it philosophically. According to him, those who are inadequate with respect to mental abilities or those who cannot fully exercise their mental abilities are naturally slaves. Thus, slavery in this case is introduced as a just practice. On the other hand, regarding legally practiced slavery Aristotle holds a double standard. While accepting that nations other than Greeks could be enslaved legally because of a war, he claims that Greeks cannot be enslaved. Accepting that nations other than Greeks could be enslaved as a result of war, Aristotle justifies the “outsourced” slavery of Greek city states. This approach is obviously contrary to the idea of universal human nature.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Yunan uygarlığında ve Avrasya'da kurulan uygarlıklarda köleliğin müesseseleştiği görülmektedir. Köleleştirme sebepleri ve kölelere yapılan uygulamalar farklı olsa da köleler hemen hemen tüm iş kollarında ağır koşullarda çalışmıştır. İlk Çağ'da tarım, hayvancılık, beden gücüne dayanan zanaatlar ve denizcilikte kol gücüne duyulan ihtiyacın, köleliğin bir olgu olarak ortaya çıkmasına etki ettiği söylenebilir. Aristoteles de Atina'nın ekonomik koşullarını göz önünde bulundurarak köleliği değerlendirmiştir. Diğer uygarlıklarda olduğu gibi Yunanlarda da kölelerin özgürlüğe kavuştukları görülmektedir. Aristoteles vasiyetinde kölelerine mirastan pay ayrılmasını ve bazı kölelerin ise özgürlüğe kavuşturulmalarını varislerine tavsiye etmektedir. Aristoteles, kölelik olgusuna duyarsız kalmamış ve felsefi bakış açısıyla konuyu ele almıştır. Onun kölelik hakkındaki düşünceleri, içerisinde yaşadığı toplumun değer yargılarını yansıtmaktadır. O, köleliği doğal ve hukuki olmak üzere ikiye ayırır ve felsefi olarak temellendirmeye çalışır. Ona göre zihinsel yetileri yetersiz olan ya da zihinsel yetilerini tam olarak kullanamayanlar doğal olarak köledir. Böylece bu durumda olan insanların köleliğini haklı bir uygulama olarak sunmuştur. Hukuki olarak uygulanmakta olan kölelikte ise tamamen çifte standart ortaya koymuştur. Yunanlar dışında kalan milletlerin bir savaş sonucu hukuki olarak köleleştirilebileceğini kabul ederken Yunanların köleleştirilemeyeceğini iddia etmektedir. Aristoteles, Yunanların dışındaki milletlerin savaş sonucunda köleleştirilebileceğini kabul ederek, Yunan site devletlerinin dış kaynaklı kölelik anlayışlarını haklı çıkarmaktadır. Onun bu yaklaşımı evrensel insan doğasına aykırıdır.
- 13