PHENOMENON OF ART AND VISUAL CULTURE IN PUBLIC SPACES
Journal Name:
- Turkish Studies
Key Words:
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
Public spaces are, in general terms, "common use areas of community individuals". So, these areas are the common areas of community for sharing and interaction purposes. The semantic and formal structure of art that has changed after 1950 has shifted out of the galleries and exhibition halls and spread to public spaces. Public spaces have become exhibition areas for artists to form their artworks and present them to the local eyes. The places in which society and common spaces have become one with art reveals the socio-cultural structure and identity of the society.
Today, public spaces are transformed into 'spaces where art and art work are presented (exhibited) by taking over the functions of exhibition rooms and gallery spaces of past periods. 'Art phenomenon' has been removed from the society and kept for the elite class. Public spaces have brought this 'art phenomenon' back to the community with contemporary art practices. We can express the whole of the arts performed in public spaces with the concept of 'public art'.
Especially after the 1950s, many artistic insights were included in the public arts inventory. In the traditional art, people who are in a 'passive' position with respect to 'art', interact with art in public spaces and become 'active'. Art should be moved to areas where community life is intense. Art makes it aesthetically worthy by making the environment it is beautiful. Society creates 'cultural memory' by developing different perspectives against these areas where art touches.
Roads, streets and squares are important areas that make up a city. The embracing of these fields in artificiality paves the way for the integration of art and society. When we look at relationship between art and society in the past, it is seen that the vast majority of the society is distant from art. One of the most important reasons for this is the try to imitate the understanding that art is monopolized by a particular class. Artwork in public spaces strengthens the connection between artist, art and society and enhances the view of society to the aesthetic level.
The fact that art shows its presence in public spaces, which are the area of continuous use of society, changes the way individuals view these spaces. Art, in a way, allows to see what is invisible, and allows to notice what is unrecognized. Individuals are fed from the data base that they have provided visual culture while doing these inferences.
Public art is to ensure that the society is aware of the environment in which it lives and that it acquires the consciousness of 'urban culture'. Public artwork plays an important role in the creation of permanent aesthetic urban textures, in increasing the susceptibility of the society to the living environment, and in the development of the relations between the individuals and their experiences. Public art aims to put an artistic point at the focal point of the material and spiritual cultural motivations that the society brings to life.
The practice of art in public spaces and the maintenance of its permanence depend on the level of 'visual culture' of the society. In the development of the level of visual culture of a society, art activities that have many visuals in it are very important.
In the research, the contribution of public art practices to society's memory of visual culture and the effects of artistic activities in the public sphere on society has been tried to be determined. Conclusions and recommendations have been developed in the light of the obtained information and documents. In the study, the screening method was used in the collection process of the data.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Kamusal alanlar genel ifadeyle, “toplum bireylerinin ortak kullanım alanlarıdır”. Dolayısıyla bu alanlar toplumun ortak paylaşım ve etkileşim mekânlarıdır. 1950 sonrası değişen sanatın anlamsal ve biçimsel yapısı galeri ve sergi salonlarının dışına taşarak kamusal alanlara yönelmiştir. Kamusal alanlar, sanatçıların eserlerini biçimlendirerek topluma sunduğu alanlar haline gelmiştir. Toplum ve toplumun kullanım alanlarının sanat ile bütünleştiği mekânlar, toplumun fotoğrafını, sosyo-kültürel yapısının kimliğini ortaya koymaktadır.
Kamusal alanlar günümüzde, geçmiş dönemlerin sergi salonu ve galeri mekânlarının fonksiyonunu yüklenerek ‘sanatın ve sanat eserinin topluma sunulduğu (teşhir edildiği) alanlara dönüşmüştür’. Kamusal alanlar sanat eserlerinin birçok kişiyle etkileşime girmesine olanak tanır. Dolayısıyla sanatın ‘üreticisi’ olan sanatçı ile ‘tüketicisi’ olan toplum arasında yoğun bir ilişki söz konusudur. Kamusal alanlar, yıllardır toplumdan uzaklaştırılarak elit tabakanın etkileşim alanında yer alan ‘sanat olgusunu’ güncel sanat pratikleriyle asıl sahibine yani halkın ayağına getirmiştir. Kamusal alanlarda icra edilen sanatların tümünü ‘kamusal sanat’ kavramıyla ifade edebiliriz.
Özellikle 1950’lerden sonra kamusal sanat envanterine birçok sanat anlayışı dâhil edilmiştir. Geleneksel sanatta ‘sanat eseri karşısında ‘pasif’ konumda olan toplum bireyleri kamusal alanlarda sanat ile etkileşime girerek ‘aktif’ konuma geçerler. Toplum yaşantısının yoğun olduğu alanlara sanat taşınmalıdır. Sanat bulunduğu ortamı güzelleştirerek o ortama estetik değer kazandırır. Toplum, sanatın temas ettiği bu alanlara karşı farklı bakış açıları geliştirerek ‘kültür belleği’ oluşturur.
Caddeler, sokaklar ve meydanlar bir kenti oluşturan önemli alanlardır. Bu alanların sanata kucak açması, sanat toplum bütünleşmesine zemin hazırlar. Geçmişten günümüze toplum sanat ilişkisine bakıldığında, toplumun büyük çoğunluğunun sanata mesafeli olduğu görülmektedir. Bu durumun en önemli nedeni olarak, sanatın belli bir tabakanın tekelinde olduğu anlayışının topluma empoze edilmeye çalışılmasıdır. Kamusal alanlardaki sanat çalışmaları ile sanatçı, sanat ve toplum arasındaki bağ güçlenerek toplumun çevresine bakışı estetik düzeye çekilir.
Sanatın, toplumun sürekli kullanım alanı olan kamusal alanlarda varlığını göstermesi, bireylerin bu mekânlara bakış açılarını değiştirir. Bir bakıma sanat, görünmeyeni görünür hale getirir ve fark edilmeyenin fark edilmesini sağlar. Bireyler bu çıkarımları yaparken görsel kültür’ün sağlamış olduğu veri tabanından beslenir.
Kamusal sanat, toplumun yaşadığı çevrenin farkına varmasını ve ‘kent kültürü’ bilinci edinmesini sağlar. Kamusal sanat çalışmaları, kalıcı estetik kentsel dokuların oluşturulmasında, toplumun yaşadığı çevreye karşı olan duyarlılığının arttırılmasında, bireylerin yaşantılarını ve aralarındaki ilişkiyi geliştirmelerinde önemli yer teşkil eder. Kamusal sanat, toplumun yaşantılarla edindiği maddi ve manevi kültürel motivasyonların odak noktasına sanat olgusunu yerleştirmeyi amaç edinir.
Sanatın kamusal alanlarda uygulanması ve kalıcılığının sürdürülmesi toplumun ‘görsel kültür’ düzeyine bağlıdır. Bir toplumun görsel kültür düzeyinin gelişiminde, birçok görselliği bünyesinde barındıran sanat etkinlikleri büyük önem taşır.
Araştırmada, kamusal sanat uygulamalarının toplumun görsel kültür belleğine olan katkısı ile kamusal alanlardaki sanat etkinliklerinin toplum üzerindeki etkileri saptanmaya çalışılmıştır. Elde edilen bilgi ve belgeler ışığında sonuç ve öneriler geliştirilmiştir. Araştırmada, verilerin toplanma sürecinde tarama yöntemi kullanılmıştır.
FULL TEXT (PDF):
- 13