Since 1997
Journal Name:
- Türkiye Aile Hekimliği Dergisi
Author Name | University of Author |
---|---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Editörler kurulumuz, son toplantısında, Dergimizin
Eylül 2012 sayısının başyazısını yazma görevini bana lütfetti.
1997 Mart'ında yayın hayatına atılan Aile Hekimliği
Dergisi'nin ilk sayısını önüme koydum, düşündüm; ne
kadar çok zaman geçmiş, köprülerin altından ne kadar
çok su akmıştı... 1983'te aile hekimliği tıpta uzmanlık
tüzüğünde yer almış, 1984'te ilk aile hekimliği anabilim
dalı kurulmuş, Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği ise
1990'da kurulmuş, ilk Türkçe telif aile hekimliği kitabı
1995-1996'da yayınlanmıştı. Dergimiz yayın hayatına
atıldığında Derneğimizin üye sayısı 250 civarında idi...
Ne var ki bir başka açıdan bakıldığında 15 yıl toplumla¬
rın hayatında nerede ise hiç mesabesindedir.
"Fatih İstanbul'u kuşatırken Gutenberg basacağı ilk kitabı
hazırlıyordu; üç yıl uğraştıktan sonra 1455'te bastı.
Basımcılığın yol açtığı ilk hareketlerden biri, Martin Luther'in
İncil'i Almanca'ya çevirerek Roma Kilisesi'ne karşı
gelişiyle dinde uyanış, I I . Beyazıt (1481-1513), I . Selim
(1512-1520), Kanunî Sultan Süleyman (1520-1566) zamanlarına
rastlar. 1500'lü yıllarda 60'tan çok Alman şehrinde
matbaa açılmıştı. Avrupa'da yalnızca 15. yüzyılda
1.700 matbaa kurulduğu, 15-20 milyon kitap basıldığı tahmin
edilmektedir.".11
Osmanlı topraklarındaki ilk matbaayı 1492'de İspan¬
ya'dan sürülen Museviler kurdu, onları 1567'de Ermeni¬
ler, 1627'de Rumlar izledi. Türkçe ilk basılı kitap, Gutenberg'in
ilk basılı eserinden 274 yıl sonra 1729 yılında
ortaya çıkabildi.[2] Ne var ki bu ilk matbaa, yöneticilerin
izin verdiği bir grup âkil adamın işi idi. Bir başka deyişle,
henüz toplumda basılı kitaba talep yoktu. Kitabın ve ga¬
zetenin gündelik hayatın ayrılmaz parçası haline gelmesi
için Tanzimat yıllarını, özellikle de 1860'ları beklemek
gerekecektir.[2]
Askerî tıbbiye 1827'de kurulmuştu; aktardığım ne¬
denlerle, o tarihte Türkçe tıp eğitimi kitabı yoktu. Mül¬
ki (sivil) tıbbiyenin kuruluşu için de 40 yıl beklemek gerekti;
1867. İşte bu dönemde, tıbbiyede açılan "mümtaz
(seçkin) sınıf" öğrencileri - bin bir güçlüğü aşarak - tıp
eğitimini - I I . Mahmut'un öngördüğü gibi - Türkçeleştirdiler
(ne garabettir ki bugün, daha yüksek puan alan
öğrencilere tıbbı yabancı dilde okutuyoruz). Mülkî tıbbi¬
ye mezunlarına mecburi hizmet konarak taşraya "memleket
hekimleri" gönderilmeye 1871'de başlandı. Onu
1913'te hükümet tabipliği, [1946 - 1955]'te - aile hekimliğinin
atası - "genel sağlık uzmanlığı/sağlık merkezleri",
1963'te ise sağlık ocakları izledi.[3]
Saygın tıp tarihçisi Erdem Aydın değerli monografi¬
sinin önsözünde "sağlık hizmetlerinin yürütülmesi için
ülkemizde son 50-60 yıldır sistemli, kimliği belirli, bi¬
linçle ortaya konmuş bir hizmet organizasyonu ya da
modelinden söz etmek güçtür. Bugüne kadar yapılanları
hizmet için "altyapıyı" geliştirmek yolunda atılmış adım¬
lar olarak değerlendirebiliriz. Bu nedenle Türkiye'deki
duruma ilişkin "sağlık modelleri ya da organizasyonu tarihi"
gibi bir isim kullanmanın yanlış olacağını düşünerek
kitabımıza ilgili bakanlığın taşra teşkilatlanması anlamına
gelen "Türkiye'de Sağlık Teşkilatlanması Tarihi" adını
verdik" der.[4] Bugün, bakanlığın - birbirini izleyen farklı
dönemlerin birikimiyle oluşturulan - birinci basamak
taşra teşkilatını yok ederek - yürürlüğe koyduğu "aile he¬
kimliği uygulamasını" tarih değerlendirecektir.
FULL TEXT (PDF):
- 3
105-106