You are here

Bolkar Dağları kuzeydoğusunun glasyal morfolojisi ve döküntüyle örtülü buzulları

Glacial morphology and debris-covered glaciers of northeast of Bolkar Mountains

Journal Name:

Publication Year:

Abstract (2. Language): 
In this research the glaciers and glaciated areas of northwest of Bolkar mountains and their geographical conditions have been studied. Recent debris-covered glaciers have been determined in the higher (>2900 m) parts of north and, partially, northeast-facing cirques of two glaciated areas of Pleistocene. The surface area of the largest glacier (Medetsiz) of seven glaciers in Karagöl and Alişan Glaciated Areas is 0,23 km2. On the other hand, Eğerkaya East Glacier occupies a confined place of 0,09 km2. While all the glaciers display the evidence of glacial karst, the Kopukgöl Glacier has exceptionally three supraglacial lakes. In the light of previous data, it is concluded there have been no notable regression in the terminal of the glaciers that since last 60 years. Due to the presence of a debris cover over the glaciers that hampers supraglacially melting, it is possible to suggest that englacial and subglacial ablation should be accounted for of the ablation of glaciers.
Abstract (Original Language): 
Bu çalışmada Bolkar Dağları’nın kuzeydoğu kısmındaki buzullaşma alanları ve güncel buzullar ile coğrafi koşulları incelenmektedir. Araştırma kapsamında Pleistosen’de şekillenen iki büyük buzullaşma alanının 2900 m’den yüksek, kuzey ve kısmen kuzeydoğu bakısı olan sirk alanları içinde güncel döküntü örtülü buzullar belirlenmiştir. Karagöl ve Alişan buzullaşma alanlarındaki toplam yedi adet döküntü örtülü buzuldan en büyüğü (Medetsiz Buzulu) 0,23 km2, en küçüğü (Eğerkaya Doğu Buzulu) 0,09 km2dir. Üzerlerinde buzul karstı izleri taşıyan buzullardan sadece Kopuk Buzulu’nda üç adet buzul üstü göl bulunmaktadır. Araştırma alanına ilişkin gerçekleştirilen önceki çalışmalardan elde edilen bilgiler ışığında, buzulların terminalinde son 60 yılda belirgin bir gerileme olmadığı anlaşılmaktadır. Üzerlerinin örtülmüş olması sebebiyle ablasyonun buzul yüzeyinden değil buzulun içi ve buzul altından olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
890-911