Journal Name:
- Yenifikir Uluslararası Hakemli Akademik Fikir Araştırma Dergisi
Author Name |
---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Türkiye’de misyonerlik faaliyetlerinin
yoğunluk kazanması,
dikkat çekicidir.
Misyonerlik faaliyetlerinin kanuni
birtakım hakları kendi amaçları
doğrultusunda kullanma temayülleri
hassasiyeti daha da artırmıştır.Böylesi
bir ortamdan faydalanmak isteyen
misyonerler, Hıristiyanlaştırma faaliyetlerini
o kadar sinsice yapmaktadırlar
ki, Hıristiyanlığı bilmeyen birçok
insanımız-başta gençlerimiz olmak
üzere- yapılan bu tür propagandalara
kanmaktadır. Özellikle terör kaynaklı
yapılanmalara ve aleviler üzerine
odaklanmaları meselenin ciddiyetini
göstermektedir.
Misyonerler, insanımıza yaklaşırken
Hıristiyanlığın aslını değil; sahtesini
anlatmaktadırlar. Yazılan
İnciller’den bahsedilmemekte; bilakis
gizli emellerine ulaşmada hangi yol
geçerliyse onu zerketmektedirler. Hıristiyanlığı
“barış, hoşgörü, diyalog,
insana hizmet eden, fedakârlık dini,
mazlumların dini” gibi yaftalarla insanımızı
kandırmaktadırlar. Asrımızdaki
bazı müslüman kimlikli kişilerin
yaptığı terör işlerini de İslâm’a mâl
ederek, bütün Müslümanları kötülemekte;
dolayısıyla İslâm Dinini
“terör”dini olarak yaftalama çabası içerisindedirler.
Bunun için her türlü iletişim
vasıtalarını kullanmaktadırlar.
HaGa sevgili Peygamberimizi kötü fiillerle
vasıfladırmaktadırlar. Bu kötüleme
işlerini dışarıda değil; Türkiye’de
yapmaktadırlar.
Misyonerler birebir faaliyetlerinin
yanısıra dernekler kurarak veya kurdurularak
insanımızı nasıl istismar ettiklerini
şu derneğin tüzüğünden
anlamak mümkündür. 11.08.1999 tarihindeAnkara’da
Hıristiyanlarca kurulan
Kardelen Derneği, kuruluş
amacını şöyle ilan etmektedir:
“Yoksulluğa ve kimsesizliğe yol
açan nedenlerin ortadan kaldırılması
için gerekli önlemlerin alınması ve
ülkemizdeki kimsesiz veya yardıma
muhtaç kişilerin ekonomik, toplumsal,
kültürel, mesleki ve benzeri bakımdan
geliştirilmesi yolunda çaba
göstermek, kimsesiz veya yardıma
muhtaç kişilerin çağdaş, demokratik
ve laik eğitimi düzeylerine diğer vatandaşlarla
eşit koşullarla sahip olarak
kavuşmalarını temin maksadıyla
çalışmalar yapmak…” (Poyraz:2004,
40)
Yine bu derneğin yer aldığı ve Kurtuluş
Kilisesi’nin de yayın kurulunda
bulunduğu Kucak dergisinin Aralık
1999, Şubat 2000, Nisan 2000 sayılarında
Türkiye adeta parçalanmış.
Diğer sayılarının hiçbirinde Türkiye’den
bahsedilmez. Ülkemiz Hıristiyan
bir ülke olarak tanıtılır. Mezkür
sayılarda Marmara bölgesi ve civarını
İncil’de geçtiği gibi Asya ili, Tuz gölü
ve civarını Galatya, İç ve Doğu Anadolu
bölgelerini Kapadokya, İstanbul
ve çevresini Bitinya, Karadeniz bölgesini
de Pontus olarak göstermektedir.
(Poyraz:2004, 49)
Pekiyi, Hıristiyan misyonerlerin
asıl macı nedir? Neden bu kadar
kadar hummâlı bir çalışmanın içindedirler?
Burada Prof. Dr. Ramazan Özey’e
kulak verelim:
“Papa 2.John Paul şöyle diyor: ‘Birinci
bin yılda Avrupa Hıristiyanlaştırıldı.
İkinci bin yılda Amerika ve
Afrika Hıristiyanlaştırıldı. Üçüncü
bin yılda Asya’yı Hıristiyanlaştıralım.’
sözleri ÜçüncüHaçlı Seferleri’ni
başlatığının ilânıdır. Müslümanlar
bunu göremiyor mu? Daha neyi bekliyorlar?
21.yüzyıl boyunca, yani Üçüncü
bin yılda, Ortadoğu’nun tamamen
Hıristiyanlaştırılması ile birlikte tüm
Asya kıtası da Hıristiyanlaştırılacaktır.
Haçlı ordularınınAsya kıtasını tamamen
Hıristiyanlaştırılmasında en
büyük engel olarak Türkiye görülmektedir.
Papa’nın emri üzerine, Vatikan
harekete geçmiş ve misyonerlerinin
büyük bir bölümü, Güney Kore’den
Türkiye’ye yönlendirilmiştir.Güney
Kore’den dış görünüşü ile Türk gibi
görünen özel olarak yetiştirilmiş ve
sözde ‘Türk Dostu’ papazlar, Türkiye’ye
akın etmişlerdir.
Türkiye’ye gelen papazlar hemen
faaliyete geçmişler ve ülkenin her
ilinde, ilçesinde, köyünde ve sokaklarında
İncil dağıtımı yoğunluk kazanmıştır.”
( Özey:2005)
Hıristiyanlaştırma için bütün yolların
mübah olduğu bir vakıadır. Vatikan
merkezli misyonerlerin en çok
üzerinde durdukları husus “diyalog ve
hoşhörü” aldatmacasıdır.Bu kelimeleri
kendi amaçlarına perde ederek; ana
gayelerine basamak oluşturmaktadırlar.
Bunun için var güçleriyle bu kavramlar
üzerinden Türkiye’de sinsi
planlar peşinden koşmaktadırlar. Bunları
bizler değil; kendileri ifade etmektedir.
FULL TEXT (PDF):
- 7
1-11