You are here

Güçlü Şirketlerin Yok Olmasına Neden Olan Alışkanlıklar ve Bunlardan Kaçınmanın Yolları

Journal Name:

Publication Year:

Abstract (Original Language): 
Üniversite profesörü Sheth, sanayinin tepesinde bulunan şirketlerin neden birden bire yok olduklarını araştırmıştır. Profesör Sheth büyük şirketlerin düşmesinin sebebi olarak büyüme saplantısı, inkâr, rekabet bağımlılığı, rekabet miyopluğu gibi sebepler olarak göstermekte ve bu tuzaklara düşmemek için değişimi önermektedir. Prof. Sheth in kitabının girişinde “ benim görüşüme göre, pek çok firma daha en baştan yıkıcı alışkanlıklarına karşın bir süreç oluştururlarsa, bu firmaları sonsuza kadar kurtaracaktır” diye yazmaktadır. 1. Düşmeden Önceki Gurur Standart kibirlilik tanımı: onura karşı ciddi bir saldırı, arsızlık, başkalarını aşağılama ve başkalarından üstün olma hissidir. Kibirlilik her şeyi yapmak için şişirilmiş bir duygu olarak düşünülebilir, kibirlilik kendi sesini dinlemekten o kadar hoşlanmaktır ki başkalarını dinleyememe durumudur. Kibirlilik gerçekliğe uymayan bir aşırılığın simgesidir. Antik Yunancada iç drama, kibirlilik veya –hubris- Büyük kahramanları trajik bir sona sürükleyen kusur olarak nitelendirilmektedir. Bugünün dünyasında aynı kusur pek çok firmanın tökezlemesine neden olmuştur. Şimdi kibirliliğe örnek olabilecek birkaç senaryo örneği verelim. Geçmişte Sindirilerek Kazanılan Alışılmadık Başarı, Şimdiki Beklentilerinizi de Etkilemektedir. Diğer yıkıcı alışkanlıklar gibi kibirlilik, alışılamayan başarılardan kaynaklanabilmektedir. Kibirlilik durumu, özellikle bir şirketin olağanüstü başarılar elde etmesinden kaynaklanıp bu da şirketi sersemletiyorsa, kibirlilik bundan meydana gelmektedir. Bu durum onları, endüstrilerinde bir numara olarak lider konumuna getirebilir. Daha sonra ise firma kendini fırtınalardan korumak zorunda kalabilir. Rakiplerin yıkıcı etkileri, toplum baskısı gibi etkenlerin saldırısına maruz kalabilir. Şirket, doğal olarak kendisine bağımlı güçlerin de şımartmasına maruz kalarak (satıcılar, tedarikçiler, medya ve onun işbirlikleri tarafından) böyle bir üne kavuşmaktadır. Bu bana “büyük olmak iyidir” sözünün gerçek tanımı gibi gelmektedir. Şirket belli bir değişim yaşamamıştır fakat onun sevecen medyası tarafından fazlaca şişirilerek ve abartılarak öyle gösterilmektedir. Kibirli olan firmalar bu gazete başlıklarına kendileri de inanmaktadır. Sonra da bizim alışık olduğumuz hikâyeye çok iyi bir örnek olmaktadır, firma kendi ölümüne kur yapmaktadır.
118-124