The Genius of the Place and Revelation of a New Realism: Le Paysan de Paris of Louis Aragon
Journal Name:
- Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author |
---|---|
Abstract (2. Language):
Le Paysan de Paris (The Peasant from Paris) (1926) written by Louis Aragon as a young writer
(1897-1982) is a remarkable combination of many aspects of the Surrealist movement with the
unique style of narration and description of the French author. Le Paysan de Paris, consisting
of “Preface to the Modern Mythology,” “The Passage of the Opera,” “Feeling Nature in
Buttes Chaumont,” and “The Peasant’s Dream” is a description of the concrete realism of
this city toward its metaphysical image. In his description, there is a co-existence of image
and imagination. The author’s movement between the concrete and the abstract reflects his
understanding of symbolism. The change in his understanding of value judgment caused by
the turmoil of World War II is reflected in his novel as an escape from the imposed realism
and current system where all kinds of prejudice and dogma exist. In this escape the image of a
woman representing love is mixed with the fantasies brought about by the view of the city. In
other words, the combination of space and the woman image makes the writer feel in a fantastic
realm. In this context, rather than a classical narrative form, Aragon’s novel becomes kind of
poetic narrative. Demonstrating a surrealistic understanding in the pursuit of the unknown, this
narrative form indicates a new reality in every aspect: a reality that embodies the concrete and
abstract worlds together in it.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Louis Aragon’un (1897-1982) gençlik yıllarının ürünü olan Paris Köylüsü (1926),
gerçeküstücülük akımının birçok özelliğini bir arada bulundurmasının yanında, Fransız
yazarın kendine özgü anlatım ve betimleme tarzıyla da dikkat çekmektedir. “Modern
Mitolojiye Önsöz”, “Opera Pasajı”, “Buttes-Chaumont’da Tabiat Hissi” ve “Köylünün Düşü”
adlı bölümlerden oluşan Paris Köylüsü’nde, Paris kentinin somut gerçekçiliğinden hareketle
metafizik imgesine doğru bir betimleme söz konusudur. Bu betimleme işinde imge ve imgelem
bir arada bulunmakta; yazarın somut ile soyut arasındaki gelgitleri anlayış olarak simgeciliği
ön plana çıkarmaktadır. Dünya savaşının getirdiği karmaşa ve değer yargılarındaki sarsılma,
Aragon’un romanında mevcut düzenden -içinde her türlü önyargı ve dogmanın yer aldığıdayatılmış
gerçekçilikten bir kaçış olarak yansımaktadır. Bu kaçışta kentin görüntüsünden
doğan fantezilere, aşkı simgeleyen kadın imgesi karışmaktadır; bir başka deyişle uzam ve kadın
imgesinin bir arada olması yazarın kendisini fantastik bir uzamda hissetmesini sağlamaktadır.
Bu bağlamda Aragon’un romanı klasik anlatının dışına çıkarak bir tür şiirsel anlatı biçimine
dönüşmektedir. Gerçeğin ötesinde ya da bilinmeyenin peşinde bir anlayışı sergileyen bu anlatı
biçimi aynı zamanda her bakımdan yeni bir gerçekliğe işaret etmektedir: İçinde somut ve soyut
dünyaları barındıran bir gerçekçilik.
FULL TEXT (PDF):
- 1
143-154