AMBIVALENCE AND IN-BETWEENNESS IN HANIF KUREISHI’S THE BUDDHA OF SUBURBIA AND DORIS LESSING’S VICTORIA AND THE STAVENEYS
Journal Name:
- The Journal of Academic Social Science Studies
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
As a comic analysis of cultural moments of the seventies, Kureishi’s The Buddha of Suburbia depicts different characters, white, black, racist and anti-racist. It is presented from a raced perspective through the narrator Karim Amir’s consciousness. Karim straddles two cultures as he is the son of a white British mother Margareth and Indian father Haroon. He is naturally a hybrid character and tries to understand who he is as a mixture of different races and cultures. He is always in-between and ambivalent in terms of his own identity As a consequence of colonialism, the Great Britain is multicultural and a kind of amalgamation of versatile social, ethnic and national identities. So, Karim is the product of this society.
In this concept, it is possible to find smilar patterns in Doris Lessing’s ‚Victoria and the Staveneys‛ in terms of Karim’s in-betweenness and ambivalence as Lessing takes us through twenty years of the life of a young, underprivilged black girl in London. Victoria is seduced by Thomas Staveney and falls pregnant. When Victoria’s little daughter grows up, she introduces her daughter to white Staveneys. However, she is always uneasy because her daughter begins to live the ambivalence of the in-betweenness experiencing these two different and unequal life styles in multicultural Britain as Karim has done. Due to the effects of dominant culture, colonized subjects become unstable and ambiguous. As a term adopted into colonial discourse theory by Homi K. Bhabha, ambivalence gives a description of the complex structure of attraction and repulsion. It is defined as ambivalent due to the fact that the colonized subject can never completely resist to the colonizer. So both Krueshi and Lessing try to demonsrate the impact of the society on individual and how the colonized subjects are mixed up in the ambivalence of colonial discourse and inflected by other cultures in Bhabhian terms.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
1970’lerin kültürel zamanlarının komik bir çözümlemesi olarak Hanif Kureishi’nin The Budha of Suburbia’sı beyaz, siyah, ırkçı ve ırkçılık karşıtı pek çok farklı karakteri betimler. Roman, Karim Amir’in bilincinden ırkçı bir yaklaşımla anlatılır. Karim, beyaz İngiliz anne Margareth ve Hintli baba Harun’un oğlu olarak iki kültür arasında kalakalmıştır. Doğal olarak O, melez bir karakterdir ve farklı ırkların ve kültürlerin bir karışımı olarak kim olduğunu anlamaya çalışır. Kendi kimliği açısından her zaman arada kalmış ve belirsizdir. Kolonyalizmin sonucu olarak Büyük Britanya çok kültürlüdür ve çeşitli sosyal, etnik ve ulusal kimliklerin bir tür karışımıdır. Bu yüzden, Karim bu toplumun ürünüdür.
Bu bağlamda benzer kalıpları Doris Lessing’in Victoria and the Staveneys‛ adlı roman öyküsünde Londra’da hiçbir ayrıcalığı olmayan siyah bir genç kızın yirmi yıllık hayatına bizi götürüşünde bulmamız olanaklıdır. Victoria zengin beyaz Thomas Staveneys’den hamile kalır. Victoria kızı büyüdüğünde onu Staveneyler ile tanıştırır. Ne var ki kızı, Karim gibi, çok kültürlü Britanya’daki bu iki farklı ve eşit olmayan hayat tarzını deneyimlerken belirsizliği ve arada kalmışlığı yaşamaya başlar. Baskın kültürün etkilerine bağlı olarak kolonileştirilmiş özneler dengesiz ve belirsizleşirler. Homi K. Bhabha tarafından kolonyal söyleme uygulanan belirsizlik çekim ve itimin karmaşık yapısının bir tarifini verir. Bu ilişki kolonileştirilen öznenin kolonileştirene hiçbir zaman tamamıyla direnemediğinden dolayı belirsiz olarak tanımlanır. Böylece hem Kureishi hem de Lessing toplumun birey üzerindeki etkisini ve kolonileştirilmiş öznelerin kolonyal söylemin belirsizliğinde nasıl birbirine karıştığını ve öteki kültürler tarafından bozulduğunu göstermeye çalışır.
FULL TEXT (PDF):
- 3
1275-1283