FROM SIMPLE TO COMPLEX CONFIGURATION: SUSTAINABILITY OF GESTALT PRINCIPLES OF VISUAL PERCEPTION WITHIN THE COMPLEXITY PARADIGM
Journal Name:
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name |
---|
Abstract (2. Language):
The paper presents a design research project developed in 2006 and in
2007 at the Computational Design Research Lab (CoDeReL)(1). CoDeReL is
an elective graduate design research studio initiated in 2005 at the Middle
East Technical University, Department of Architecture (2), to function as
an integrated research and teaching structure. The double educational
and research agenda of the studio aims at enhancing intellectual
infrastructure for research and design in the architecture/technology
interface and adresses various issues and problematics detected in the
field of computational design research. One of the main objectives of the
studio is to position computational design research in its current theoretical
and epistemic context and to develop a consciousness of historical
continuity within the disciplinary field of architecture. To this aim,
design experiments at CoDeReL attempt to draw together contemporary
and historical problem situations for the production of new and creative
linkages fostering new knowledges and understandings of architectural
evolution.
The design research presented here is an attempt to re-contextualize and
re-problematize the premises of the Gestalt theory of visual perception
in the context of complex and unstable forms that now populate a new
formal and plastic catalogue. Increasingly predictive and accurate
formalist procedures set forth by diverse morphological theories in
the rationalization of complex form seem unable to remedy for the
challenge these forms pose to the limits of spontaneous intuition and
visual perception. This challenge that would require a sharpening and
augmentation of intuitionist and perceptual abilities in the apprehension
of complex form is a rarely adressed problem in recent formal research.
The absence of a new theory of visual perception brings to the fore a long
trusted resource in the field; the gestalt principles of visual perception.
These basic principles now call for a reconsideration as they are
confronting challenges posed by geometric and conceptual developments
in the complexity paradigm, and that need to be adressed in terms of the ways in which they might affect visual perception. The research agenda
of the studio in Spring 2006 and 2007 is set to test the Gestalt principles
of visual perception in various design exercises experimenting with the
sustainability of Gestalt principles (3). These exercises proceed along a
simplicity-complexity axis on which it is attempted to define a conceptual
and geometric threshold beyond which the Gestalt laws of perceptual
organization would become problematic.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Makale, 2006 ve 2007 Bahar dönemlerinde ODTÜ Mimarlık Bölümü’nde
verilmiş bir yüksek lisans seçmeli stüdyosunun tasarım araştırmasını
sunmaktadır. Bu tasarım araştırması, Gestalt kuramının görsel algı
alanında geliştirmiş olduğu ilke ve kavramları karmaşıklık paradigmasının
ürünü olan karmaşık ve kararsız biçimler bağlamında yeniden
sorunsallaştırmayı amaçlamaktadır. Formel dil ve yöntemler karmaşık
biçimlerin rasyonalizasyonunda giderek etkili olurken, bu biçimlerin
algısal ve sezgisel kavranışındaki sorunlar da artmaktadır. Tasarım
alanının güvenilir bir kaynağı olan Gestalt algı kuramının karmaşıklık
paradigmasındaki kavramsal ve geometrik gelişmelerden ne olçüde
etkilendiği ve bu gelişmelerin algı ve sezgi sistemlerine olan etkilerini
araştırmak için tasarlanan, basitten karmaşığa uzanan temrinlerle
yürütülen araştırmada, prägnanz, kapanma ve parça-bütün ilişkisi gibi
niteliksel gestalt ilkeleri test edilmiştir.
Berlin ekolü tarafından geliştirilen Gestalt algı kuramının temel varsayımı
olan, zihnin algılamada en basit, en kararlı ve en bütüncül düzeni seçtiği
fikri, Wertheimer’in prägnanz yasasında dile getirilmiştir. Prägnanz hem bazı nesne veya biçimlerin sahip olduğu bir tekillik ve ayrıcalık (simetrik,
düzgün biçimler bu tanıma girmektedir), hem de nesne veya biçimin
algısal ekonomisi veya basitliği olarak tanımlanmaktadır. Prägnanz yasasını
tartışmalı kılan da bu iki tanımın genellikle birbirine eşdeğer olarak
kullanılması, başka bir deyişle, basit ve kararlı biçimlerin iyi gestaltlar
olarak kabul edilmesidir. Örneğin Gestalt kuramını yakından izleyen
Bauhaus eğitiminde basit ve soyut biçimlerin yeğlenmesi ile bir estetik
stilin de altlığının oluşturulduğu söylenebilir.
Basitlik ve algısal ekonomi arayışı bütünün sezgisel olarak kavranabilirliği
ile yakından ilişkilidir. Gestalt kuramında açıkça söylenmese de, burada
sözü edilen bütünün ‘sınırlı’ ve ‘kapalı’ bir bütün olduğu düşünülmektedir.
Bu sav, kuramın parça-bütün ayrışması ve kontur çizgisi gibi öğelere
verdiği önem ile de bağdaşmaktadır. Sınırlı bütün kavramı, gestalt
ilkelerinin belli geometrilerde geçerli olduğunu işaret etmektedir. Buna
dayanarak, daha önce metrik geometride test edilen aynı ilkeler, biçimi
biçimsizlik sınırına getiren topolojik değişimler bağlamında yeniden test
edilmiştir. Biçimin durağan ve kararlı olmasını engelleyen bu değişimlere
örnek olarak ‘blob’ kavramı çalışılmış ve ‘sınırlı bütün’, kapanma ve
prägnanz gibi ilkelerin blob gibi şekillerin tanımladığı ve bu araştırmada
‘sınırsız bütün’ olarak adlandırılan, kapanmanın sürekli olarak ertelendiği
ve görsel imgenin bir bütün oluşturamadığı durumlarda sorunlu
çalıştıkları gözlenmiştir. Görsel bütünün gözlemlenmesini ve algılanmasını
zorlaştıran veya erteleyen bir karmaşıklık eşiği aşıldığında bütünün
kendisini en basit durumda tutma eğilimi zorlanmaktadır.
Karmaşıklık karşısında insan algısındaki yetersizlikler, çağdaş görsel
araştırmanın neden psikolojiden, neurobilimlerin sayısal ve bilişsel
yaklaşımlarına kaydığını açıklamaktadır. Ancak, görsel dünyanın
karmaşıklaşması, insan sezgi ve algısının yerine niceliksel modellerin
konmasından çok, bu sistemlerin güçlendirilmesini gerektirmelidir çünkü
biçimsel repertuarın genişlemesi, karmaşıklaşması ve zenginleşmesi
yalnızca etkili bir algı kuramını değil, aynı zamanda bu biçimsel
akışkanlığın ayıklanmasını sağlayabilecek bir estetik kuramını da
gereksinmektedir.
FULL TEXT (PDF):
- 2
309-323