THE ARCHITECTURAL IMPLICATIONS OF A LOCAL PROVERB
Journal Name:
- Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name |
---|
Abstract (2. Language):
In Hacıbektaş, a rural town of central Anatolia, a local proverb ("where he lives
İstanbul SOng") implies that an afur SekİSİ
house is a most indigenous element for the area. However, only two unmodified
examples of this house form exist today in the town, These two examples,
surveyed by the author some time ago, do not have any resemblance with the
known Anatolian traditional house types.
They could have been coincidental examples only, but the local proverb denied
this possibility. Therefore, it was necessary to introduce these unique examples
to the scholars of the field. Sketches and measured drawings of the ahır sekisi
houses are presented. To explain their uniqueness and their location in the rural
house compound, sketches of more widely used house forms and organizations
of several compounds are also given.
The two examples of an extinct house form in Hacıbektaş, may owe their
existence to the semi-independent status of the town during the Ottoman reign.
A brief discussion about the historical and cultural conditions of Hacıbektaş in
this period is included, to give an impression of the life style that gave rise to the
houses surveyed.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Bu halk deyimi, Nevşehir'in Hacıbektaş ilçesinde, yaşadığı somut koşullardan
çok uzak özlem ve özentileri olan kişileri alaya almak için kullanılır. 'İstanbul
Türküsü' en uzak, en farklı olan herşeyi, 'ahır sekisi' ise, en yöresel olan şeyleri
simgeliyor. Bu deyim, merkezi ile yöresel, elit ile folklorik olan tüm kategorilerin
birbirleri ile zıt olduğunun bir özeti.
Hacıbektaş'da çok farklı amaçlarla bulunduğum sırada, bu deyimi duydum.
Kaçınılmaz olarak 'ahır sekisi'nin nasıl bir mekan olduğunu merak ettim.
Gösterilen üç yapı beni çok şaşırttı. Anadolu'nun yöresel konut tiplerini
tanıdığımı sanıyordum, fakat bu örnekler hiç birine benzemiyordu, mesleki ve
bilimsel yazına geçmemişti. Bir mimar olarak, özgün hallerini koruyan iki
örneğin rölövesini yapmak kaçınılmazdı.
Aradan geçen bunca yıl içindeki bu iki örneğin çizim ve fotoğrafları bende saklı
kaldı. Mekanın izlenimleri ise, zihnimin bir köşesinde, hiç bir kategoriye
durmaksızın bekledi. O zamandan beri mesleki ve bilimsel yazına yapılan yeni
katkılarda da 'ahır sekisi'nin bir örneğine, hiç değilse bir akrabasına raslamadım.
'Bu üç ev belki de tesadüflerin ürünü, kural dışı üç örnekti' düşüncesini korudum.
Fakat, bu düşünce hiçbir zaman kesinleşmedi, çünkü adının bir halk deyimine
girmiş olması 'ahır sekisi'nin bir zamanlar o yörede oldukça yaygın, iyi bilinen,
hatta en yöresel olarak bilinen bir mekan kategorisi olduğunun kanıtıydı.
Zaman içinde, yöresel konutun kavramsal yönleri hakkındaki birikimim,
Hacıbektaş'ın tarihi hakkında Farouqhi'nin (1975 ve 1976) getirdiği yeni boyutlarla
tanışmam, bu iki örneğin belgelerini, konuyla ilgili kişilere sunmanın
kaçınılmaz bir görev olduğu duygusunu güçlendirdi. Sadece iki örnekten
hareketle genellemelere varmanın metodoloji açısından sakıncasının bilincindeyim.
Okuyucu, yorumlarımı sayıca yetersiz bulgulara dayanan spekülasyonlar
olarak alabilir. Fakat inancım o ki, Hacıbektaş insanının dilinde, 'oturduğu ahır
sekisi, çağırdığı İstanbul türküsü' deyimi yaşadıkça 'ahır sekisi'nin bir zamanlar
en yöresel mekan kategorisini simgeleyecek kadar yaygın ve önemli olduğunu
kabul etmek zorundayız.
FULL TEXT (PDF):
- 2
125-135