IQBAL’S PARADOX OF MODERNITY
Journal Name:
- The Journal of Academic Social Science Studies
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
Muhammed Iqbal is the most leading and eminent Muslim entellectual, thinker, poet and politician of twentieth century. We find his prominence, with regard to especially his entellectual character, in his major project: Reconstruction and Modernisation of Islam. Though Islam is potentially capable of constructing a great civilization, Muslims in modern era are miserable and on the brink of collapse and grave. Ikbal's ideal, however, is construction of a great and majestic civilization of union as Islamically oriented and identified. He finds the West as inadequate to generate the union of humankind. Because the western individual is self-centered, self-interested, profane and unfriendly to spiritual virtues and values. The West, therefore, has led human being into a spiritual ve moral decline. Muslim self has been exceedingly weakened due to its failure of properly understanding Islam and inability of fully and completely making use of possibilities Islam has. So Ikbal sets out to establish a powerful civilization of union with a view to fortifying the selves which are supposed to be the constitutives of the union. It depends on, before all else, giving up the imitation of the West, importing of the principles, values and methods which rendered the West powerful and showing the fact that they are essentially Islamic and from Islam in their sources. According to Ikbal, the Koran has encouraged Muslims to use scientific method and make scientific researches and empowered them to determine and shape the future of the world through equipping them with freedom and creative power. Especiall Whitehead and Nietzsche alongside many Western thinkers has exercised great influence on Ikbal in his project of creating strong Islamic selves. Aiming at reconstruction and modernisation of Islam, Ikbal, on the one hand, highlights rationality based on philosophy and science, gives weight to rational principles and values and thus makes Islam rational and on the other hand, attempts to establish a new and powerful civilization by reconciling reason with spiritual and inner values. It is a harmonious union of reason and heart and also the key of a powerful civilization. But Ikbal's project of synthesizing reason and heart is full of contradiction and paradox. The object of the article is to analize the contradictory and paradoxical statements which are contained in his project of reconstruction and modernisation of Islam.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Muhammed İkbal 20. Yüzyılın en önemli Müslüman aydın, düşünür, şair ve politikacılarından birisidir. Özellikle entelektüel yönüyle önemini onun iki esaslı projesinde görürüz: İslam'ı ve müslümanları ihya etmek ve İslamı modernleştirmek. İslam büyük bir medeniyet yaratmaya muktedir potansiyele sahip olmakla birlikte modern çağın müslümanları ve müslüman topluluklarının hali içler acısıdır ve tam bir çöküntü içerisindedirler. İkbal'in hayali İslami kimliğe sahip büyük ve güçlü bir birlik medeniyeti kurmaktadır. İnsanlığın birliğini tesis etme açısından Batıyı yetersiz bulur İkbal. Çünkü Batılı birey bencil, çıkarcı ve seküler olup manevi değerlere de oldukça uzaktır. Dolayısıyla Batı insanlığı tam bir ruhsal, ahlaki ve manevi çöküşe sürüklemiştir. İslam'ın doğru anlaşılamaması ve potansiyellerinin tam kullanılamaması nedeniyle de Müslüman benlik iyice zayıflamış ve güçsüzleşmiştir. Güçlük bir birlik medeniyeti kurabilmek için İkbal bu birliği oluşturacak benliklerin güçlendirilmesi fikriyle yola çıkar. Bunun için öncelikle Batı taklitçiliği bırakılmalı, Batıyı doğa ve siyaset alanında güçlü kılan ilke, değer ve yöntemler ithal edilip bu değerlerin bizatihi İslami olduğu ve İslam'dan kaynakladığı gösterilmelidir. İkbal'e göre Kuran bilimi ve deneysel yöntemi teşvik etmekte, insana büyük bir özgürlük ve yaratıcı kudret bahşederek dünyanın geleceğini belirleme ve şekillendirme yetkisi vermiştir. İkbal güçlü bir müslüman benliği yaratma projesinde bir çok Batılı düşünür yanında özellikle Whitehead'din ve Nietzsche'nin çok etkisinde kalır. İkbal bir yandan İslam'ı ihya etmek ve modernleştirmek için bilim ve felsefe yoluyla rasyonelliğe vurgu yapıp akılcı ilke ve değerleri ön plana çıkarır ve bu yolla İslam'ı rasyonelleştirirken diğer yandan da akılcılığı manevi/kalbi değerlerle harmanlayarak yeni ve güçlü bir paradigma oluşturmayı hedefler. Bu, akıl ile kalbin, Batı ile Doğunun evliliğidir ve aynı zamanda bu, güçlü bir medeniyetin anahtarıdır. Ancak ikbal'in söz konusu sentezleme tasarımı paradoks ve çelişkilerden kendisini kurtaramamıştır. Makalemizin amacı, İkbal'in İslam'ı modernleştirme ve ihya etme projesinin ihtiva ettiği paradoks ve çelişkilerin ayrıntılı ve analitik bir çözümlemesini sunmaktır
FULL TEXT (PDF):
- 5
755-790