DIALYSIS MODALITIES IN TREATMENT OF ACUTE RENAL FAILURE
Journal Name:
- Türk Nefroloji, Diyaliz ve Transplantasyon Dergisi
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Konservatif tedavi akut böbrek yetersizliği (ABY) komplikasyonlarının ancak bir kısmını önlemede yeterlidir. Üremik semptomların iyice arttığı veya konservatif tedavinin yetersiz kaldığı hipervolemi, hiperkalemi, asidoz gibi durumlarında hastalar diyaliz tedavisine gereksinim duyarlar. ABY de diyaliz tedavisine başlama kriterleri tablo 1 de özetlenmiştir. ABY hastalarında enfeksiyonlar ve kanamalar, mortalite ve morbiditeyi artıran faktörlerdir. Bu problemler üremi ile arttığı için belirgin üremi başlamadan önce diyaliz tedavisine başlamanın mortalite ve morbiditeyi azalttığı bildirilmektedir (1,2).
Ancak, uzun yıllardan beri üzerinde tartışılan bir soru 'Diyaliz böbrek fonksiyonlarının iyileşmesini geciktirmekte mi ?' dir (1-4). Diyaliz tedavisine bağlı olarak:
Tablo 1: ABY de renal replasman tedavisine başlama kriterleri
Oliguri (idrar çıkışı <500ml/gün Amiri
BUN>30mmol/L
Serum kreatinin>1000mcmol/L
Hiperkalemi (K>6.5mEq/L)
Diüretik tedavisine yanıt vermeyen pulmoner ödem
Metabolik asidozis (PH<7.2)
Üremik ensefalopati
Üremik perikardit
1.
İdra
r miktarında azalma: ABY'de diyaliz ile aşırı miktarda sıvı ve ürenin uzaklaştırılması idrar miktarında azalmaya veya idrarın tamamen kesilmesine neden olabilmektedir. İdrar miktarının azalması böbrek fonksiyonlarında ki düzelmeyi geciktiriyor mu? Bu sorunun kesin bir yanıtı olmamakla birlikte, idrar miktarının azalması böbrek fonksiyonlarındaki
iyileşmeyi engellememektedir. Diyaliz gerektirecek kadar böbrek fonksiyonları bozulan bir hastanın nefronlannın % 5 inden daha azı fonksiyon görmektedir. İdrar akımının azalmasından dolayı bu nefronların fonksiyonları tubüler artıklarla tıkanmaları nedeniyle bozulsa bile, idrar miktanndaki bu azalma fonksiyon görmeyen %95 nefronun tubuler rejenerasyonuna ve fonksiyonların düzelmesine engel olmamaktadır (1-3).
2.
Tekrarlaya
n hipotansiyon epizotları: Hipotansiyon, hemodiyaliz, tedavisi sırasında en sık görülen komplikasyonlardan biridir. İskemi sırasında normal böbrek, renal kan akımını ve glomeruler filtrasyon oranını korumak için otoregülatuvar yanıt olarak vazodilatasyon geliştirmektedir. ATN de ise, vasküler endoteldeki hasardan dolayı prostaglandin, nitrik oksit gibi vazodilatör maddelerin salınımı azalmakta ve bu otoregülasyon bozulmaktadır. Sonuç olarak ATN'lu olgularda hipotansiyon, iskemik tubuler hasan artırmakta ve fonksiyonların düzelmesini geciktirebilmektedir (1,5,6).
Periton diyalizi ve sürekli arteriyovenöz (SAVH) veya venövenöz hemofıltrasyon (SVVH) gibi sürekli renal replasman tedavi (SRRT) yöntemleri ile hipotansiyon daha nadir görülmektedir (7).
3.
Komplema
n aktivasyonu: Hayvan modellerinde kuprefan membranların kompleman sistemini aktive ettiği, böbreğe ve diğer dokulara nötrofil infiltrasyonuna neden olduğu ve ABY iyileşmesinin geciktirdiği gösterilmiştir. Bu kötü etki adezyon moleküllerinin nötrofiller üzerinde upregülasyonu ile gelişmektedir (8). Bu tür membran reaksiyonları ATN'lu böbrekte önemli görülmektedir. Ancak bu tür reaksiyonların biyouyumlu membranlarla daha az sıklıkla oluştuğu bilinmektedir (9).
Sonuç olarak, günümüzde ABY' de profilaktik diyaliz uygulamasının yararlı olmadığı kabul edilmektedir (1,2,10).
FULL TEXT (PDF):
- 4
191-197