Journal Name:
- Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Dergisi
Author Name | University of Author |
---|---|
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Matematik bilindiği gibi aritmetik, geometri, cebir, uzunluk, ağırlık, hacim, grafik, sayılar gibi matematiği oluşturan kavramlar ve bunların birbirleriyle ilişkilerini ve sembollerini kapsayan bir bilim dalıdır. Yetenek için ise çeşitli açılardan ve boyutlardan farklı tanımları yapılmışsa da kısaca "Bir işte sürekli olarak gösterilen performanstır" diyebiliriz. Matematik yeteneği ise matematiğin sembolleri ile düşünebilme; matematiksel işlemleri ve ilişkileri anlayabilme ve genelleyebilme; matematiksel işlemlerde esneklik ve tersine dönebilirlik ve matematikle ilgili konularda bellek gücü gibi özellikleri gösterme olarak tanımlanabilir (Chinn ve Ashcroft,1993.s: 12-13). Tartışmasız kabul edilen bir şey var ki o da yeteneklerin hem bireyin doğuştan getirdiği özellikleri hem de içerisinde yaşadığı çevreden aldıklarını yansıtması gerçeğidir.
Matematik yeteneğinin üniversal olduğu pek çok araştırmacı tarafından vurgulanmıştır. Fakat çocuklar arasındaki farklılıkların kaynağı büyük ölçüde sağlık ve zeka ile ilgili sorunlara, çevresel faktörlere ve kültürel özelliklere bağlıdır.
Matematik yeteneği konusunda uzmanların araştırmaları bir kaç önemli bulguyu ortaya koyarak bu konudaki bazı soruları yanıtlamıştır. Örneğin, araştırmalar genel olarak matematik yeteneği açısından erken çocuklukta kız ve erkekler arasında bir farklılığın olmadığını göstermiştir (Biggs ve Moore,1993.s: 104-108;Hyde, 1993.s:237). Güven (1997) de 3-8 yaş Türk çocukları ile yaptığı araştırmasında çocuklar arasında cinsiyete dayanan anlamlı bir farklılığın olmadığını göstermiştir (Güven,1997. s: 162). Giele ve Fennema gibi araştırmacılar ilk yaşlarda kızlar ve erkekler arasında bir farklılığın olmadığını fakat 12- 13 yaşından itibaren farklılığın ortaya çıktığım vurgulamaktadırlar. Araştırmacılar bu yaşlardan sonra ortaya çıkan farklılığın nedeni olarak büyük ölçüde yetenekler konusunda kızların sübjektif inanışlarını ve bu inanışların motivasyonları etkilediğini göstermektedirler (Davis ve Rimm; 1989.s:350; Meece,1996.s:115).
- 10