Buradasınız

TÜRKİYE'DE ÖĞRETMEN YETİŞTİRMENİN GENEL DURUMU

Journal Name:

Publication Year:

Author NameUniversity of AuthorFaculty of Author
Abstract (Original Language): 
Öğretmenler, bir toplumun geleceğini belirleyen en önemli bir konuma sahiptirler, "insan davranışının mimarı olan" öğretmenlerin özenle yetiştirilmesi bu bakımdan ayrı bir önem taşımaktadır. Tarihin her döneminde yöneticiler öğretmenlik mesleği ve bunların yetiştirilmesi ile yakından ilgilenmişlerdir. Son yıllarda ülkemizdeki öğretim sorunları hakkındaki tartışmalar giderek yoğunlaşmaktadır. Bunların başında öğretmenin itibar sorunu gelmektedir. Bu ve benzerî sorunların kaynağı öğretmenin yetiştirilme biçiminden gelmektedir. Öğretmen hangi görev ve sorumluluk için yetiştirilecektir? Öğretmenin hangi niteliğe sahip olması gerektiğini belirtmeden önce, ülkemizde öğretmenlik mesleğinin kısa bir tarihçesini açıklamakta fayda vardır. TARİHÇE Öğretmenliği bir meslek olarak kabul eden 13 Mart 1924 tarihli orta tedrisat muallimler kanunu birinci maddesine göre "Muallimlik devletin umumu hizmetlerinden talim ve terbiye vazifesini üzerine alan müstakil sınıf ve derecelere ayrılan bir meslektir". Bu kanunla birlikte öğretmenlik mesleğinin sınırları kesin olarak tespit edilmiştir. Bu kanunda belirtildiği gibi öğretmenlik diğer memurlardan farklı olarak eğitim ve öğretim görevlerinin yerine getirilmesi ve diğer özlük haklan bakımından başka memurlardan ayrılan bir konuma sahiptir. 22 Mart 1926 tarih ve 739 sayılı maarif teşkilatına dair kanunun 12. maddesine göre de "Maarif hizmetlerinde asıl olan muallimliktir." Millî Eğitim Teşkilâtı içersinde çalışan diğer görevlilere nazaran öğretmenliğin asıl ve önemli bir görev olduğu belirtilmektedir. 2547 sayıl ı Yüksek Öğretim Kanunu ve buna bağlı olarak çıkarılan 41 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameden önce öğretmen yetiştiren okullar Millî Eğitim Bakanlığına bağlı olarak değişik tarih ve farklı öğrenim süreleri ile faaliyet göstermişlerdir. Bu durum 20 Temmuz 1982 yılına kadar devam etmiştir. Bu tarihten sonra öğretmen yetiştiren okullar üniversitelerin bünyesine alınmıştır. 16 Mart 1948 yılında Darülmuallimin açılmasından başlıyarak 1970'li yıllara kadar ilkokula dayalı allı ya da yedi yıl okuduktan sonra ya da ortaokula dayalı önce üç sonra dört yıl öğretmen okullarına devam ettikten sonra ilkokul öğretmeni olmuşlardır. 1973'te çıkan 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunun 43. maddesi "Hangi öğretim kademesinde olursa olsun Öğretmen adaylarının yüksek öğrenim görmelerinin esas olduğunu bu öğrenim yatay ve dikey geçişlere dc imkân verecek biçimde düzenlenmelidir" dedikten sonra lise seviyesinde okullara dayalı iki yıl süreli Eğitim Enstitüleri açıldı ve ilkokul öğretmenleri buralardan yetişmeye başladı. Farklı öğrenim süreleri ve farklı programlardan yetişen bu öğretmenler arasındaki anlayış farklılığını ortadan kaldırmak amacı ile 1979-1980 yılında başlatılan (İOYKP) Projesi ve sonra ortaöğretimli öğretmen okulları mezunları "uzaktan öğrenim" ile önlisans programından geçirilmişlerdir. İlkokul öğretmeni yetiştiren iki yıllık öğretim enstitüleri eğitim yüksek okulu adı ile üniversitelerin bünyesine alındıktan sonra bu okulların öğrenim süreleri önce iki yıl, 1989-1990 öğretim yılından itibaren dört yıla çıkarılmıştır.
15
19

REFERENCES

References: 

Akyüz, Yahya, Türk Eğitim Tarihi, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi yayını. 1982.
Akyüz, Yahya "Atatürk Öğretmenlere Dediki," Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 1981
Hesapçıoğlu, Muhsin., "Türkiye'de Öğretmen Yetiştirme ve Öğretmen Adaylarının Mesleki Seçimi," M.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi, Türklük Araştırma Dergisi, 1989.
Koçer, H.Ali., "İlkokul Öğretmeninin Yetişmesi," Cumhuriyet Döneminde Eğitim, İstanbul. M.E.B. Yayın. 1983.
Oğuzkan, Ferhan., "Orta Dereceli Okul Öğretmenlerinin Yetişmesi," Cumhuriyet Döneminde Eğitim, İstanbul M.E.B. Yayını, 1983
Tan, Hasan., "Türk Eğitiminde Kalite Sorunu", M.Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi, Sayı I, 1989.

Thank you for copying data from http://www.arastirmax.com