Buradasınız

VAHY OLAYI VE VAHY-PEYG AMBER ÎLÎŞKlSl

Journal Name:

Publication Year:

Author NameUniversity of AuthorFaculty of Author
Abstract (Original Language): 
Arap dilinde süraüi ve gizli konuşmak, emretmek, ilham etmek, ima ve işaret etmek, elçi göndermek... gibi anlamlara gelen vahy1, Tefsir ilminde ise, Allah Teâlâ'nın özellikle peygamberlerine ya keyfiyeti bizce bilinmeyen bir tarzda vahyetmesi veya perde arkasından konuşması, yâ da elçi gönderip dilediği şeyleri izni ile bildirmesi^ anlamında, harikulade esrarengiz bir .olaydır. Vahy olayını olağanüstü ve esrarlı kılan sebep, hiç şüphe yok ki, bu anlamdaki vahy'in ilâhî kaynaklı oluşundan başka değildir. * s Vahy'in kaynağı olan Allah Azze ve CeUe, zaman ve mekândan münezzeh, Ezelî ve Ebidî, herşeyin yaratıcısı, "lâ teşbih ve lâ temsil", Vâcibu'İ-Vücûd"/ Varlığı mutlak gerekli olan ve her bakımdan tek olup eşi ve benzeri bulunmayan Yüce /Müteal/Aşkın/gerçek ilah; vahye muhâtap olan peygamber ise, yaratılmış, güç ve yetenekleri sınırlı, zaman ve mekânla kuşatılmış, Allah karşısında âciz bir beşer olmasıdır... Vahy eden Allah ile vahyi alan peygamber arasında ontolojik tek bir benzerliğin dahi bulunmaması, aralarında varlığı gerçek-olan konuşmayı/vahyi kapalı ve gizemli kılmaktadır. • Allah ile Rasûlü arasında ontolojik bir müştereklik olmamasına rağmen vahy olayının gerçekliği, yani Allah'ın Peygamberlerle iletişim kurup mesajlarını iletmesi de gün gibi âşikârdır. Çünkü elimizde 6000 küsur ayetten oluşan Kur'an-ı Kerim var. O hâlde bu olayın gerçekleşmesine sebep teşkil eden yaklaşım ne olabilir? Tosihihiko tzutsu bu sorunun cevabını, es- Sahihu'l-Buharî'nin şarihlerinden olan Kirmanî'ye ait şu izahta bulduğunu söylüyor : "Vahy, Allah ile insan arasındaki konuşmadan meydana gelir, iki taraf arasında da bir çeşit eşitlik gerçekleştirilemedikçe, yani. konuşan ile dinleyen ilişkisi olmadıkça karşılıklı bir kelime alış-verişi, öğretim've öğrenim mümkün değildir. (...) Bu iki zât arasında iletişimin meydana gelebilmesi için, ya dinleyen konuşanın gâlip etkisiyle derin bir kişisel değişikliğe uğrar ya da konuşan, aşağı inip bir parça dinleyenin sıfatlarına bürünür..." dedikten sonra : "Ve Hz. Muhammed için bu iki halin de vuku bulduğunu sözlerine ilave eder."
23
38