Buradasınız

TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER BAĞLAMINDA MEZHEPSEL ÇOĞULCULUK

The Sectarian Pluralism in the Context of Basic Rights and Freedoms

Journal Name:

Publication Year:

Author NameUniversity of AuthorFaculty of Author
Abstract (2. Language): 
The sectarian pluralism which appeared with the majority sects of the Islam has no objection from the point of view of Islamic thought. The aim is not to separate the majority of the sectarian pluralism from those who think differently. This different idea can be accepted in Islamic thought. The sects that are accepted in Islam is regarded well by the Muslims. The idea off the religion and sect can’t be thought all together. The Islamic religion is a divine religion. Every kind of formation to understand the Islam is the work of human being. According to the Islamic thought, human being’s knowing the God and obeying him is form the aim of the creation and his own responsibility. To use this right or not is belong to the human being. There are different understandings about what the religion is and how it should be interpreted by human being. To select and live one of these comprehensions is under the responsibility of people.
Abstract (Original Language): 
Mezhepsel çoğulculuk ile İslam anlayışları bağlamında ortaya çıkan mezheplerin kendini tanımlamış olarak birden çok oluşu ve bunun dini açıdan imkânı kast edilmektedir. Mezhepsel çoğulculuk kavramı ile amaç farklı düşünenleri Müslüman kitleden kopararak yeni bir kimlik kazandırmak değildir. Bilakis bu farklı anlayışların İslam dairesi içinde Müslüman kimlikleriyle kabul edilebileceğine vurgudur. İslam’da vücut bulmuş mezhepler, esas itibariyle Müslümanların İslam’ı her çağda en iyi şekilde anlamak ve yaşamak arzularının doğal sonucudur. Ne var ki bir zenginlik belirtisi olan din anlayışındaki farklılaşmaların zaman içinde kurumsallaşması ve statik nitelik kazanması hem din anlayışını dondurmuş hem de mezhepler dinin bir takım fonksiyonlarını üstlenmiştir. Mezhepler dinin anlaşılma biçimleriyle ilgili tezahürler olduğu için her ne sebeple olursa olsun mezhep ve din kavramlarının özdeşleştirilmesi mümkün değildir. İlahi bir din olan İslam’ın anlaşılması planında ortaya çıkan her türlü oluşum insan ürünüdür, beşeridir. İslâm inancına göre, insanın Allah’ı tanıması ve ona itaat etmesi yaratılışının amacı ve kişinin kendisine karşı temel hak ve sorumluluğudur. Bu hakkı kullanıp kullanmamak kendi sorumluluğu altındadır. Dinin ne olduğu, ne şekilde yorumlanacağı, nasıl anlamlandırılacağı ve ne şekilde yaşanacağı konusunda siyasî, itikadî, fıkhî, içtimaî, ahlakî ve felsefî pek çok anlayış vardır. Bu anlayışlardan birini seçmek ve yaşamak kişinin sorumluluğu altındadır.
127-138