A Sociological Assessment on the Slogans of "Zero Body Fat" in Consumption Society: Reasons and Consequences
Journal Name:
- Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
Consumption is a phenomenon that has economic, social, psychological and cultural dimensions and today it has turned into a lifestyle. The concept of consumer society is used to describe societies that are organized around consumption rather than production. In the consumer society, calls are made for the "rediscovery of the body" through the discourses that are developed especially for women and body is turned into one of the main subjects of fashion, advertising and mass culture. As a result of this, the perceptions of beauty have completely changed in the last fifty years. While plump women were also perceived to be beautiful in the previous eras, in today's societies beauty means thinness. Therefore, the ways of having a perfect body and beauty such as beauty masks, diet prescriptions, solarium, botox are shown in the mass media everyday. The body's being the focus of the consumer societies today relies on the presentation of the mass consumption as the foundation stone of constant growth, and as a way to personal happiness, social status, national and personal success. The body as a commodity that is consumed in the consumer society must be well-maintained, beautiful, thin, sexy, clean, etc. The job of recreating the body, so that it attracts more people, belongs to the cosmetics and fashion sectors. On the other hand, sociologists argue that health and illness are affected by social and cultural factors, for instance the pressure to have a thin body. The dimensions of mass consumption, directed by the media and advertising, and controlled by transnational capital; the dizzying developments in the information systems, particularly on the internet, the images that are engraved in the minds of people by the mass media are enslaving people while they are not aware of this. Today the beauty myth that is created by the fashion industry is reflected in the discourse of "size zero." The descriptions of the ideal body in the media are among the most important factors in the spreading of many diseases, and anorexia is the major one among these. The "size zero" disease, or anorexia nervosa as it is termed in medicine is the coexistence of excessive care to avoid putting on weight and appetite. Misperception of the body image and excessive fear of putting on weight comprise the psychological dimensions of the disease. The perception of relative "ideal weight" which is engraved in the minds of people according to the interests of the capitalist system by the fashion and advertising industries, prevents people from eating. This perception of ideal weight is below what is realistic or expected, so it does not seem possible that a healthy individual can be at this weight. This study tries to show the causes and consequences of the "beauty myth" and the discourse of "size zero," the ultimate point it has reached.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Ekonomik, sosyal, psikolojik ve kültürel boyutları olan tüketim günümüzde bir yaşam biçimi haline gelmiştir. Tüketim toplumu kavramı, toplumların üretimden çok tüketim etrafında örgütlenmesini anlatmaktadır. Tüketim toplumunda, özellikle kadınlara yönelik geliştirilen söylemlerle "bedenin yeniden keşfi" çağrıları yapılmakta, beden; moda, reklâmcılık ve kitle kültürünün asli konularından birisi haline getirilmektedir. Bunun sonucu olarak, son elli yıl içinde güzellik algıları tamamıyla değişmiştir. Geçmiş dönemlerde kilolu kadınlar da güzel olarak algılanırken, günümüz toplumlarında güzellik incelik anlamına gelmektedir. Bu nedenle, kitle iletişim araçlarında her gün güzellik maskeleri, diyet reçeteleri, solaryum, botoks, gibi kusursuz bir vücuda ve güzelliğe sahip olabilmenin yolları gösterilmektedir. Günümüz tüketim toplumlarında "bedenin" odak noktada yer alması; kapitalist sistemin çıkarlarına uygun olarak, kitlesel tüketimin sürekli büyümenin temel taşı olarak sunulmasına, tüketimin sürekli kişisel mutluluk ve haz, toplumsal statü, ulusal/kişisel başarıya giden yol olarak gösterilmesine bağlıdır. Tüketim toplumunda tüketilen bir nesne olarak beden, bakımlı, güzel, ince, seksi, temiz vb olmalıdır. Bedeni daha fazla alıcı bulması için yeniden yaratma görevi ise, plastik cerrahi, kozmetik ve moda sektörüne düşmektedir. Diğer taraftan, sosyologlar sağlık ve hastalığın toplumsal ve kültürel etkenlerden, sözgelimi zayıf bir bedene sahip olma baskısından etkilendiğini ileri sürmektedirler. Ulus ötesi sermayenin denetlediği medya ve reklâmcılık ile yönlendirilen kitlesel tüketimin boyutları, enformasyon sistemlerinde özellikle internette yaşanan baş döndürücü gelişmeler, kitle iletişim araçları tarafından insan zihnine kazınan imajlar, insanları farkına varmadan etkilemektedirler. Günümüzde moda endüstrisi tarafından yaratılan güzellik miti "sıfır beden" söyleminde yansımasını bulmaktadır. Kitle iletişim araçlarındaki ideal beden tasvirleri başta anoraksıya hastalığı olmak üzere birçok hastalığın yaygınlaşmasındaki en önemli etkenlerdendir. Sıfır beden" hastalığı olarak da adlandırılan, tıpta kullanılan adıyla anoreksiya nevroza, kilo almaktan aşırı kaçınma ve iştahın bir arada olması durumudur. Vücut imgesinin yanlış algılanması ve şişmanlamaktan aşırı korkma, hastalığın psikolojik yönünü oluşturmaktadır.Moda ve reklâmcılık endüstrisi tarafından kapitalist sistemin çıkarlarına uygun olarak kişilerinin zihnine kazınan görece "ideal kilo" algısı kişiyi yemek yemekten alıkoymaktadır. Bu ideal kilo algısı gerçekçi ya da olması gereken düzeyin çok altında olup, sağlıklı bir bireyin bu kiloda olması mümkün görünmemektedir. Bu çalışmanın amacı, "güzellik miti" ve onun geldiği son nokta olan "sıfır beden" söyleminin neden ve sonuçlarını tartışmaktır.
FULL TEXT (PDF):
- 2
37-53