Henry James and his Ghosts: Narrative Ambiguity in “The Real Right Thing” and “The Jolly Corner”
Journal Name:
- Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author |
---|---|
Abstract (2. Language):
When Henry James is considered in relation to the supernatural, The Turn of the Screw (1898)
is usually the first and foremost work that comes to mind. This, however, is somewhat unfair to
James, who produced, especially in the later stages of his literary career, a significant amount
of short fiction marked by an interest in the supernatural. An important quality these “ghostly”
works often share is the ambiguity they create in relation to the reality status of the narrated
events. Considered from a Todorovian perspective, most of these works may be said to evoke
the state of the fantastic, whereby the characters and/or the readers remain, even at the very
end, unable to decide whether the preternatural events can be explained through “natural”
means or whether they really partake of the “supernatural” within the world of the story. This
article focuses on two such examples of the short fiction of Henry James, namely “The Real
Right Thing” (1899) and “The Jolly Corner” (1908), and explores the clever strategies James
uses to create narrative ambiguity. The study focuses particularly on the way these stories
evoke a sense of hesitation and uncertainty in the reader without resorting to first-person or
frame narration. Both works are marked by a strong aura of mystery, which remains unresolved
even at the very end. On the one hand, the reader is led to believe the supernatural quality
of the protagonists’ experience. On the other hand, however, both stories include important
clues as to the protagonists’ potential unreliability. An effective technique James uses to create
this atmosphere of uncertainty is to shift continually between literal and figurative meanings,
upsetting usual habits and expectations in reading. Following this discussion of James’s
strategies to create narrative ambiguity, the article probes the possible meanings of James’s
interest in the supernatural and of his preference for keeping his ghost stories unresolved. It
aims to demonstrate how the persistently sustained fantastic mode in these stories points to James’s preoccupation, especially in his late career, with significant themes concerning not
only reality and consciousness but also boundaries, oppositions and liminality. Exploring
James’s ghost stories from this perspective sheds light on how his work anticipates modern
and even postmodern concerns and enables a better understanding of the Jamesian canon as
a whole.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Henry James’in doğaüstü öğelere olan ilgisi çoğu zaman sadece The Turn of the Screw (1898)
adlı eseriyle ilişkilendirilir. Halbuki yazarın özellikle kariyerinin son döneminde yazmış olduğu
dikkate değer sayıdaki öykü, doğaüstü öğeler üzerine kurulmuştur. Bu öykülerin ortak özelliği
ise, anlatılan olayların gerçekliğine ilişkin oluşturulan tereddüt halidir. Todorov’un kuramı
açısından bakıldığında, bu öykülerde okuma sona erdiğinde bile ciddi bir belirsizlik hakimdir.
Okuyucu, anlatılan sıradışı olayların doğal yollarla mı, yoksa doğaüstü öğelere başvurarak
mı açıklanabileceğine bir türlü karar veremez. Todorov’a göre, okuyucunun içine düştüğü ve
sonlandıramadığı bu tereddüt durumu, yapıtın “fantastik” türe ait olduğuna işaret eder. Bu
çalışmada, Henry James’in bu özellikteki iki öyküsü, “The Real Right Thing” (1899) ve “The
Jolly Corner” (1908) üzerinde durulmakta ve yazarın bu öykülerde anlatı belirsizliği yaratmak
için kullandığı teknikler irdelenmektedir. Bu hikayelerin birinci şahıs veya çerçeve anlatım
olmadan tereddüt ve belirsizlik duygusunu nasıl uyandırdığı üzerinde durulmaktadır. Her iki
eserin de en çarpıcı özelliği, yaratılan esrarengiz havanın sonda da çözüme kavuşamamasıdır.
Okuyucu, bir yandan karakterlerin başına gelenlerin doğaüstü nitelikte olduğuna ikna
olmakta, diğer yandan da aynı karakterlerin odaklayıcı olarak güvenilirliğinden ciddi şüphe
duymaktadır. Her iki öyküde de gerçek ve mecazi anlamlar sürekli birbirinin yerine geçer.
Okuyucunun beklenti ve alışkanlıklarını alt üst eden bu teknik, yaratılan belirsizliğin daha
da kuvvetlenmesini sağlar. Çalışmada, Henry James’in başarıyla kullandığı bu teknikler
incelendikten sonra, yazarın doğaüstüne olan ilgisinin ve hayalet hikayelerini çözümsüz
bırakmayı tercih etmesinin ne anlama geldiği sorgulanmaktadır. Bu öykülerin fantastik durumu
ısrarla sürdürmesi, Henry James’in kariyerinin özellikle son döneminde yakından ilgilendiği,
gerçeklik, bilinç, sınırlar, zıtlıklar ve eşiksellik gibi konularla ilişkilidir. Yazarın hayalet
hikayelerine bu şekilde yaklaşıldığında, yapıtlarının işaret ettiği modern ve hatta postmodern
temalar daha çok dikkat çekmekte, bu da Henry James’in bütünüyle daha iyi anlaşılmasına
katkıda bulunmaktadır.
FULL TEXT (PDF):
- 1
171-182