Is Multitude: the “New” Proletariat?
Journal Name:
- Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
The assumption that politics requires a stable subject is one of the essential themes of political
philosophy. However, it is obvious that this assumption marks certain areas regarding political
theory and subject as uncriticizable. It is not surprising that recently developed political
philosophy initiatives brought the subject of political philosophy into question to overcome
this uncriticizability. This discussion about the position of subject (or actor according to
some) brought forward by political philosophy, created a serious debate between the “death of
subject” and opponents of this notion. The “death of subject” is not only a notion that affects
the theories of subject and epistemology, but also a notion whose aftershock echoed in the
very center of politics. This discussion carried out in every field of philosophy procreated the
discussion of the “founder subject” in the peculiar context of politics.
The alteration in the quality of the founder subject is actually a sign of the alteration of
the political subject and methods of doing politics. The consequence of this alteration has
generally come into existence in political philosophy initiatives that depend on and care about
the difference contrary to the theories based on the stable subject, on the other hand, emblazing
of the discussion about the founder subject. The idea of doing politics in varying fields with
varying engagements and means eventually brought forth the discussion of how different
struggles in political area could gather under a single roof.
When the left wing of political philosophy is taken into consideration, it is possible to define
Marx as the initial point. Karl Marx’s opinions appointing the proletariat as the founder subject
of politics have not only been a basis for several famous political philosophers such as Laclau,
Mouffe, Derrida, Foucault, Deleuze and Guattari, Zizek, Negri and Hardt, they also have set a
barrier for the others to go beyond. Some of these philosophers who generally accept Marx’s
comprehension of class (and appointing the proletariat as founder subject) yet criticize it at
certain points headed towards different founder subjects. Among these names, Negri and Hardt
took an eccentric place with their triology Empire, Multitude and Common Wealth. One of
the significant reasons of the eccentrity of Negri and Hardt is that they both followed Marx’s
route and they tried to widen it by criticism. Negri and Hardt try to explain the notion of the
founder subject with concept of new proletariat by which they set the proletariat as the basis yet
regarding other elements with an attitude which surpasses economic determination. The aim of
this study is to present the genuine aspect of Negri and Hardt’s contribution by discussing their basic concepts in the context of Empire, Multitude and Commonwealth, on the other hand, to
point out how and in what senses the ideas of the two held to Marx’s route.
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Siyasetin sabit bir özneyi gerektirdiği varsayımı modern siyaset felsefesinin asli temalarından
birisidir. Ne var ki bu varsayımın bir yandan özne öte yandan da siyaset kuramlarına ilişkin
kimi alanları eleştirilemez olarak işaretlediği de açıktır. Bu eleştirilemezliğin aşılması için
yakın tarihte geliştirilen siyaset felsefesi girişimlerinin öncelikli olarak siyasetin öznesinin kim
ya da ne olduğunu tartışmaya açması hiç de şaşırtıcı değildir. Siyaset felsefesinin, öznenin (ya
da kimilerine göre failin) konumunu tartışmaya açması, “öznenin ölümü”yle bu düşüncenin
karşısında yer alan muhalifler arasında ciddi bir tartışma yaratmıştır. “Öznenin ölümü”,
yalnızca özne kuramlarını ya da bilgikuramını etkileyen değil, artçı sarsıntıları siyasetin tam
da merkezinde yankılanan bir düşüncedir. Sadece siyasete değil, felsefenin her alanına taşınan
bu tartışma, siyaset özelindeyse “kurucu özne” tartışmasını doğurmuştur.
Kurucu öznenin niteliğindeki değişim aslında siyasetin nesnesinin ve siyaset yapma
yordamlarının değişiminin bir göstergesidir. Bu değişimin sonucuysa genellikle sabit özneye
dayanan kuramların aksine farka dayanan ve farkı önemseyen siyaset felsefesi girişimlerinin
bir yandan siyasal alanı yeniden tanımlanmasında, öte yandan da kurucu özne tartışmasını
yeniden alevlendirmesinde vücut bulmuştur. Siyasetin farklı alanlarda, farklı angajman ve
araçlarla yapılması düşüncesi, ister istemez siyasetteki farklı mücadelelerin nasıl tek bir çatı
altında toplanabileceği tartışmasını doğurdu.
Siyaset felsefesinin sol kanadı göz önüne alındığında tartışmanın başlangıç noktasını Marx
olarak belirlemek olanaklıdır. Siyasetin kurucu öznesini proletarya olarak belirleyen Karl
Marx’ın görüşleri Laclau, Mouffe, Derrida, Foucault, Deleuze ile Guattari, Zizek, Negri ile
Hardt gibi günümüzün pek çok ünlü siyaset felsefesi düşünürü için yalnızca bir temel olmakla
kalmamış, aynı zamanda aşılmaya çabalanan bir bariyer de olmuştur. Marx’ın sınıf kavrayışını (ve kurucu özneyi proletarya olarak belirlemesini) genel olarak kabul eden ancak kimi noktalarda
da eleştirmekten geri durmayan bu düşünürlerin bir kısmı farklı kurucu öznelere
yönelmiştir. Bu isimler arasında Negri ile Hardt yazdıkları İmparatorluk, Çokluk ve Ortak
Zenginlik üçlemesiyle ayrıksı bir yer edinmiştir. Negri ile Hardt’ın ayrıksılaşmasının önemli
nedenlerinden birisi Marx’ın çizdiği yolu hem takip edip hem de eleştirerek genişletmeye
çalışmalarıdır. Negri ve Hardt kurucu özne düşüncesini proletaryayı zemine aldıkları;
ancak ekonomik belirlenimi aşan bir tavırla başka unsurları da hesaba katarak yeni proletarya
kavramıyla açıklamaya çalışırlar. Bu çalışmanın amacı, bir yandan Negri ve Hardt’ın
İmparatorluk ve Çokluk kitapları bağlamında temel kavramlarını tartışarak katkılarının özgün
yanını ortaya koymak, öte yandan da ikilinin düşüncelerinin Marx’ın çizgisine nasıl ve hangi
açılardan bağlı kaldığını göstermektir.
FULL TEXT (PDF):
- 2
87-102