A Modern İdeology: Nationalism
Journal Name:
- Hikmet Yurdu Düşünce - Yorum Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi
Keywords (Original Language):
Author Name | University of Author | Faculty of Author |
---|---|---|
Abstract (2. Language):
Nationalism can be treated in two different ways as modernist and
ethnic nationalism. Although modernist nationalism and ethnic nationalism
share the same principles regarding the similarity of the individuals,
modernist nationalism differs from ethnic nationalism in its claim that race
and ethnicity are not the main components of a nation. Both nationalist ideas,
however, have the same feeling of anger towards people who are different
from themselves.
During the recent years, the common concept of anger as the formation
factor has lost its popularity, and has given way unpredictability. Ethnic nationalism
has become unacceptable at any level and modernist nationalism is
undergoing a transformation. We are able to observe the transformation of
modernist nationalism in the growing number of memberships in the EU. We
already witnessed the disapproval of ethnic nationalism when the “No to
Islamization” meeting failed to meet expectations in terms support in Koln
and demonstrators were stoned by the German citizens themselves. However,
this event alone does not show a total defeat of ethnic nationalism. One
should not forget that at a period of the disintegration of nation-states like
Yugoslavia and Georgia, the modernist nationalism has failed to create a
concept of new modernist nationalism in societies. This indicates that the
practical values of ethnic nationalism have not been completely wiped out.
This puts a negative effect on the plausibility of the transformation of modernist
nationalism, and gives us an insight into the reality of what keeps a nation
upright
Bookmark/Search this post with
Abstract (Original Language):
Ulusçuluk, modern ve etnik ulusçuluk olmak üzere iki farklı tarzda ele
alınabilir. Modern ulusçuluk, etnik ulusçulukla, ulusu teşkil eden bireylerin
benzeş olmaları fikri açısından aynı çıkış noktasına sahipse de, etnik ulusçuluktan
farklı olarak ulusu teşkil eden özün etnik ve ırksal olmadığı tezi üzerine
kurulur. Her iki ulusçuluk fikrinin ortak olduğu bir başka nokta da, kendileriyle
aynı olmayana karşı duydukları öfkeyi kendilerine dayanak yapmalarıdır.
Ortak kurgu faktörü olan öfkenin, artık yerini öngörülemezliğe bıraktığı
ve popülaritesini yitirdiğine yönelik söylemler güncel olduğu için günümüzde,
etnik ulusçuluk hiçbir düzeyde kabul edilmemekte, modern ulusçuluğun
ise bir dönüşüm yaşadığı görülmektedir. Modern usçuluğun dönüştüğünü
AB’nin üye sayısının artışı ile görebilme olanağına sahibiz. Etnik ulusçuluğun
reddedilişine ise, Almanya’nın Köln kentinde yapılması planlanan,
ancak yapılamayan “İslamlaşmaya Hayır Mitingi”nin beklenen sayıda taraftar
bulamaması ve hatta bizzat Alman vatandaşları tarafından göstericilerin
taşlanmasıyla tanık olduk. Ancak bu tanıklık sürekli olabilecek kesin bir sonucu
ifade etmemektedir. Unutulmamalıdır ki Yugoslavya ve Gürcistan gibi
mevcut ulus-devletlerin parçalanması sürecinde modern ulusçuluk, parçadan
koparılıp uluslararası alan için müstakilleştirilmek istenen toplumları yeni
modern ulusçuluk pratiği ile kurgulayamamaktadır. Bu, etnik ulusçuluğun
pratik değerinin yok edilemediği anlamına gelir. Bu anlam, modern ulusçuluğun
dönüşümü konusundaki cazibenin de inandırıcılık düzeyini olumsuz
etkilemekte ve bir ulusu ayakta tutan gerçeğin ne olduğunu ortaya koymaktadır.
FULL TEXT (PDF):
- 3
227-234